Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.* Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: *Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.* *Her şeyi iyi tarafından görmek* gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, *Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.* Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak.
Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan *Nasıl Mutlu Olunur* tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.
Her Şey B*ktan
Uluslararası mega çok satan Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı’nın yazarından umut hakkında sezgilere ters düşen bir kitap.
İlginç zamanlar yaşıyoruz. Maddi olarak her şey daha önce hiç olmadığı kadar iyi, ama bir şekilde her şey korkunç bir durumda boktan görünüyor. Neler oluyor?
Manson Her Şey B*ktan’ı yazarken dağlarca psikolojik araştırmayı inceledi ve Platon’dan Tom Waits’e kadar zamanı aşan filozofların bilgeliğine başvurarak parayı, eğlenceyi, politikayı ve interneti mercek altına aldı. Kendimize karşı daha dürüst olmamız için bizlere meydan okudu; açıkça inanç, mutluluk, özgürlük ve hatta umut tanımlarımızı sorguladı. Dünyanın en büyük modern yazarlarından olan Manson’un ikinci kitabı elinizdedir.
*Tanrılar Pandora’yı dünyaya kavgalar çıkması için yolladılar. Ama bir şey daha yaptılar: Onu bir kutuyla yolladılar. Güzel bir kutuydu; altın kakmalı ve şık, narin süslemeleri vardı. Pandora’dan bunu bir erkeğe vermesini istediler, ama kutunun hiç açılmaması gerektiği talimatını verdiler. Biri kutuyu açtı ve sürpriz, sürpriz; dünyaya türlü kötülük saçıldı: ölüm, hastalıklar, nefret ve haset. Artık insanlar birbirlerini öldürüyorlardı.
Savaşlar başladı. Krallıklar ve rekabet başladı. Kölelik akıllarına geldi. İmparatorlar birbirlerinin topraklarını fethetmeye başlayarak binlerce insanı öldürdüler. Koca şehirler inşa edildi ve ardından yıkıldı. Kadınlara malları gibi davranmaya başlayarak aralarında sanki birer eşyaymış gibi değiş-tokuş ettiler ve ticaretini yaptılar. Kısacası insanlar insan olmaya başladılar.
Her şey kötü görünüyordu, ama bu kutunun dibinde parlak ve güzel bir şey kalmıştı.
Umut.
Pandora’nın kutusu efsanesinin bir sürü yorumu vardır; en bilineni tanrıların bizi her türden kötülükle cezalandırmasıdır, ama bu kötülüklere karşı bir panzehirle de donattılar: umut. Hastalık yayılabilir, ama tedavi de yayılır, çünkü umut bulaşıcıdır. Daha iyi bir hayatı umut etmeyin. Sadece daha iyi bir hayat yaşayın.
Daha iyi olun.
Daha şefkatli, dayanıklı, mütevazı, disiplinli.
Daha iyi bir insan olun.
Ve belki, şanslıysak bir gün insandan daha fazlası olabiliriz.*
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.* Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: *Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.* *Her şeyi iyi tarafından görmek* gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, *Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.* Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak.
Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan *Nasıl Mutlu Olunur* tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.
Her Şey B*ktan
Uluslararası mega çok satan Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı’nın yazarından umut hakkında sezgilere ters düşen bir kitap.
İlginç zamanlar yaşıyoruz. Maddi olarak her şey daha önce hiç olmadığı kadar iyi, ama bir şekilde her şey korkunç bir durumda boktan görünüyor. Neler oluyor?
Manson Her Şey B*ktan’ı yazarken dağlarca psikolojik araştırmayı inceledi ve Platon’dan Tom Waits’e kadar zamanı aşan filozofların bilgeliğine başvurarak parayı, eğlenceyi, politikayı ve interneti mercek altına aldı. Kendimize karşı daha dürüst olmamız için bizlere meydan okudu; açıkça inanç, mutluluk, özgürlük ve hatta umut tanımlarımızı sorguladı. Dünyanın en büyük modern yazarlarından olan Manson’un ikinci kitabı elinizdedir.
*Tanrılar Pandora’yı dünyaya kavgalar çıkması için yolladılar. Ama bir şey daha yaptılar: Onu bir kutuyla yolladılar. Güzel bir kutuydu; altın kakmalı ve şık, narin süslemeleri vardı. Pandora’dan bunu bir erkeğe vermesini istediler, ama kutunun hiç açılmaması gerektiği talimatını verdiler. Biri kutuyu açtı ve sürpriz, sürpriz; dünyaya türlü kötülük saçıldı: ölüm, hastalıklar, nefret ve haset. Artık insanlar birbirlerini öldürüyorlardı.
Savaşlar başladı. Krallıklar ve rekabet başladı. Kölelik akıllarına geldi. İmparatorlar birbirlerinin topraklarını fethetmeye başlayarak binlerce insanı öldürdüler. Koca şehirler inşa edildi ve ardından yıkıldı. Kadınlara malları gibi davranmaya başlayarak aralarında sanki birer eşyaymış gibi değiş-tokuş ettiler ve ticaretini yaptılar. Kısacası insanlar insan olmaya başladılar.
Her şey kötü görünüyordu, ama bu kutunun dibinde parlak ve güzel bir şey kalmıştı.
Umut.
Pandora’nın kutusu efsanesinin bir sürü yorumu vardır; en bilineni tanrıların bizi her türden kötülükle cezalandırmasıdır, ama bu kötülüklere karşı bir panzehirle de donattılar: umut. Hastalık yayılabilir, ama tedavi de yayılır, çünkü umut bulaşıcıdır. Daha iyi bir hayatı umut etmeyin. Sadece daha iyi bir hayat yaşayın.
Daha iyi olun.
Daha şefkatli, dayanıklı, mütevazı, disiplinli.
Daha iyi bir insan olun.
Ve belki, şanslıysak bir gün insandan daha fazlası olabiliriz.*