Ekolojik sorun, çağımızın en büyük sorunlarından biridir. Bu krizle topyekûn mücadele etmek zorundayız.
Bir araştırma alanı olarak ekoloji, uygarlığın başlangıcına kadar izlenebilir. “Ekoloji” kelimesi ilk olarak 1866’da Alman zoolog Ernst Haeckel’in çalışmasında, Charles Darwin’in “doğa ekonomisi” kavramıyla eş anlamlı olarak kullanıldı. Marx, “ekoloji” terimini kullanmasa da emek sürecini insan ve doğa arasındaki metabolik ilişki olarak tanımlayan “toplumsal metabolizma” kavramını ortaya attı. Yine de sözde ekolojik kusurları nedeniyle Marx’a ve Engels’e yöneltilen, çoğu yakın tarihli bir dizi eleştiri söz konusudur.
Bir anti-eleştiri olan John Bellamy Foster ve Paul Burkett’ın bu çalışması, oldukça geniş ve ayrıntılı bir araştırmanın ürünüdür. Marx ve Yeryüzü, klasik Marksist mirasın büyük bir bölümünü terk etmek isteyen ekososyalistlerin tersine, anti-eleştirinin genel karakterini üstlenerek, tarihsel-materyalist bir ekoloji tanımlama amacındadır. Bunun yanında, Marx’a yöneltilen suçlamalara olumsuz yanıt verme ihtiyacını yansıtırken, Marksizmin kendisinin materyalist ve diyalektik yönteminden doğan, klasik Marksizmdeki ekolojik tandanslı kapitalizm eleştirisinde anlatılmamış derinlikleri de ortaya çıkarmıştır.
Ekolojik sorun, çağımızın en büyük sorunlarından biridir. Bu krizle topyekûn mücadele etmek zorundayız.
Bir araştırma alanı olarak ekoloji, uygarlığın başlangıcına kadar izlenebilir. “Ekoloji” kelimesi ilk olarak 1866’da Alman zoolog Ernst Haeckel’in çalışmasında, Charles Darwin’in “doğa ekonomisi” kavramıyla eş anlamlı olarak kullanıldı. Marx, “ekoloji” terimini kullanmasa da emek sürecini insan ve doğa arasındaki metabolik ilişki olarak tanımlayan “toplumsal metabolizma” kavramını ortaya attı. Yine de sözde ekolojik kusurları nedeniyle Marx’a ve Engels’e yöneltilen, çoğu yakın tarihli bir dizi eleştiri söz konusudur.
Bir anti-eleştiri olan John Bellamy Foster ve Paul Burkett’ın bu çalışması, oldukça geniş ve ayrıntılı bir araştırmanın ürünüdür. Marx ve Yeryüzü, klasik Marksist mirasın büyük bir bölümünü terk etmek isteyen ekososyalistlerin tersine, anti-eleştirinin genel karakterini üstlenerek, tarihsel-materyalist bir ekoloji tanımlama amacındadır. Bunun yanında, Marx’a yöneltilen suçlamalara olumsuz yanıt verme ihtiyacını yansıtırken, Marksizmin kendisinin materyalist ve diyalektik yönteminden doğan, klasik Marksizmdeki ekolojik tandanslı kapitalizm eleştirisinde anlatılmamış derinlikleri de ortaya çıkarmıştır.