“Biz hayvanlar masal anlatamayız. Bu yüzden insanların anlattığı masalları dinlemek için evcilleşir, doğada yaşamak dururken, şehirlere yerleşiriz. İnsanların yakınına. Yani bazılarımız. İşin en tuhaf yanı da, onların çoğunlukla bizim başımıza gelenleri anlatıyor olması. İnsanlar birbirlerine bizi anlatır durur. Anlattıklarına fazlasıyla da hayallerini katar, abartırlar. Sansarlar da yuvalarını bu yüzden evlerin çatı aralarına yapar. Masalları dinlemek için.”
İstanbul’un sokaklarından, vapurlara, Gülhane Parkı’ndan kitapların arasına uzanan bu hikâye, masal severleri yavru sansarın en sevdiği masalın peşine düşürüyor. Yavru sansar size soruyor:
Sahi, masalımı gören oldu mu?
“Biz hayvanlar masal anlatamayız. Bu yüzden insanların anlattığı masalları dinlemek için evcilleşir, doğada yaşamak dururken, şehirlere yerleşiriz. İnsanların yakınına. Yani bazılarımız. İşin en tuhaf yanı da, onların çoğunlukla bizim başımıza gelenleri anlatıyor olması. İnsanlar birbirlerine bizi anlatır durur. Anlattıklarına fazlasıyla da hayallerini katar, abartırlar. Sansarlar da yuvalarını bu yüzden evlerin çatı aralarına yapar. Masalları dinlemek için.”
İstanbul’un sokaklarından, vapurlara, Gülhane Parkı’ndan kitapların arasına uzanan bu hikâye, masal severleri yavru sansarın en sevdiği masalın peşine düşürüyor. Yavru sansar size soruyor:
Sahi, masalımı gören oldu mu?