Ayça, çok uzun zamandır yaralı. Öksüzlük, yetimlik, arkasından başlayan sürgün, bir nilüfer çiçeği gibi yaşadığı köksüzlük.
Mustafa, çirkin ördek yavrusu. Sadece Ankara’nın arka mahallesinde değil, hayatın da arka sıralarında yeri. Üstüne yapışmış, silinmeyen yaftaları ile değiştiremeyeceği bir kaderin mahkûmu.
Ankara’nın kâğıt kesiği soğuğunda, geçmişlerinin yükleri altında ezilmiş, apayrı dünyaların insanları Ayça ve Mustafa…
Ve onları, bir o kadar da derinden bağlayan ortak acıları var.
Aidiyetsizlik, boşluk, griliğin boğan, iç sarsan sancıları…
İmkânsızlığın ve bir o kadar da birbirlerinin yuvası olmaktan başka çareleri olmayanların hikâyesi…
***
“Her şey çok anlamsız. Günler birbirini tekrar ediyor. Sürekli yürüyorum ama bir yere varamıyorum. Ne için, kimin için yürüdüğümü bilmiyorum. Yolun kenarına geçip öylece oturasım var. Onu da yapamıyorum, yürümeye de devam edemiyorum. Sanki üstümde kayalar var. O çocukla neden görüştüğümü bilmiyorum.”
Ayça, çok uzun zamandır yaralı. Öksüzlük, yetimlik, arkasından başlayan sürgün, bir nilüfer çiçeği gibi yaşadığı köksüzlük.
Mustafa, çirkin ördek yavrusu. Sadece Ankara’nın arka mahallesinde değil, hayatın da arka sıralarında yeri. Üstüne yapışmış, silinmeyen yaftaları ile değiştiremeyeceği bir kaderin mahkûmu.
Ankara’nın kâğıt kesiği soğuğunda, geçmişlerinin yükleri altında ezilmiş, apayrı dünyaların insanları Ayça ve Mustafa…
Ve onları, bir o kadar da derinden bağlayan ortak acıları var.
Aidiyetsizlik, boşluk, griliğin boğan, iç sarsan sancıları…
İmkânsızlığın ve bir o kadar da birbirlerinin yuvası olmaktan başka çareleri olmayanların hikâyesi…
***
“Her şey çok anlamsız. Günler birbirini tekrar ediyor. Sürekli yürüyorum ama bir yere varamıyorum. Ne için, kimin için yürüdüğümü bilmiyorum. Yolun kenarına geçip öylece oturasım var. Onu da yapamıyorum, yürümeye de devam edemiyorum. Sanki üstümde kayalar var. O çocukla neden görüştüğümü bilmiyorum.”