XV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar Türkistan'da Çağatay Türkçesi ile pek çok edebî eser yazılmıştır. Bu eserlerden biri de MEŞREB (Baba RAHÎM)'in Mebde-yi Nûr adlı eseridir. Mebde-yi Nûr,Anadolu coğrafyası ile Türkistan coğrafyası arasındaki edebî ilişkileri göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Türkistan'da yazılan Mebde-yi Nûr, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin Mesnevi'sinin etkisinde telif-tercüme şeklinde yazılmış tasavvufi bir mesnevidir. XVII. yüzyılın sonları ile XVIII. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilen Mebde-yi Nûr, son dönem Çağatay Türkçesine ait zengin bir dil ürünüdür. Üç bölümden oluşan eserde 8908 beyit bulunmaktadır. Pek çok hikâye ve gazeli de içerisinde barındıran Mebde-yi Nûr'un Türk dünyasında –özellikle tasavvufi çevrelerde- çok okunan bir eser olduğu anlaşılmaktadır.
XV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar Türkistan'da Çağatay Türkçesi ile pek çok edebî eser yazılmıştır. Bu eserlerden biri de MEŞREB (Baba RAHÎM)'in Mebde-yi Nûr adlı eseridir. Mebde-yi Nûr,Anadolu coğrafyası ile Türkistan coğrafyası arasındaki edebî ilişkileri göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Türkistan'da yazılan Mebde-yi Nûr, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin Mesnevi'sinin etkisinde telif-tercüme şeklinde yazılmış tasavvufi bir mesnevidir. XVII. yüzyılın sonları ile XVIII. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilen Mebde-yi Nûr, son dönem Çağatay Türkçesine ait zengin bir dil ürünüdür. Üç bölümden oluşan eserde 8908 beyit bulunmaktadır. Pek çok hikâye ve gazeli de içerisinde barındıran Mebde-yi Nûr'un Türk dünyasında –özellikle tasavvufi çevrelerde- çok okunan bir eser olduğu anlaşılmaktadır.