Hz. Peygamber’in sünneti, “kavâid-i fıkhiyye” kavramıyla ifade edilen ve İslâm hukukunun temelleri sayılan ilkelere de kaynaklık etmiştir. Oldukça veciz ifadelerden oluşan bu ilkeler, tarihî süreçte çeşitli merhalelerden geçerek gelişmiş ve olgunluk dönemine, bazı âlimlerin ifadesiyle Mecelle’nin mukaddimesinde yer alan doksan dokuz kâide ile kavuşmuştur. Mecelle veya tam adıyla Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nde Batı tarzı kanunlaştırma metodu (taknîn/codification) ile telif edilmiş, İslâm dünyasının ilk medeni kanunudur.
Eser, o dönemde devletin siyasî, askerî, ekonomik vb. birçok alandaki yenilikçi hamlelerinin hukukî hayattaki karşılığı olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Çalışmada hadislerdeki temelleri açısından değerlendirilen Mecelle’nin fıkıh kâideleri ise onu önemli kılan bir başka husustur.
Hz. Peygamber’in sünneti, “kavâid-i fıkhiyye” kavramıyla ifade edilen ve İslâm hukukunun temelleri sayılan ilkelere de kaynaklık etmiştir. Oldukça veciz ifadelerden oluşan bu ilkeler, tarihî süreçte çeşitli merhalelerden geçerek gelişmiş ve olgunluk dönemine, bazı âlimlerin ifadesiyle Mecelle’nin mukaddimesinde yer alan doksan dokuz kâide ile kavuşmuştur. Mecelle veya tam adıyla Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nde Batı tarzı kanunlaştırma metodu (taknîn/codification) ile telif edilmiş, İslâm dünyasının ilk medeni kanunudur.
Eser, o dönemde devletin siyasî, askerî, ekonomik vb. birçok alandaki yenilikçi hamlelerinin hukukî hayattaki karşılığı olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Çalışmada hadislerdeki temelleri açısından değerlendirilen Mecelle’nin fıkıh kâideleri ise onu önemli kılan bir başka husustur.