1869-1876 yılları arasında kitaplar halinde yürürlüğe giren Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (Mecelle) 16 kitap ve 1851 maddeden oluşmaktadır. Ağırlıklı olarak borçlar hukuku olmak üzere, kısmen eşya ve yargılama hukuklarını kanunlaştırmıştır. Geçmişte görülen bazı kanunlaştırma teşebbüsleri olmakla birlikte, ilk defa yerli ve milli bir perspektiften ortaya konmuş, İslâm hukuku kaynaklı bir kanun kodu olduğunu ifade etmek gerekir. 1926 tarihli Medeni Kanun kabulüne kadar yürürlükte kalmış ve üzerine pek çok şerh, araştırma ve ilmi çalışmalar yapılmış olduğunu görürüz. Farklı dillerde tercüme ve şerhleri de yapılmakla uluslararası hukuk dünyasının bir değeri haline geldiği söylenebilir. Zaman içerisinde bazı tadil çalışmalarının oluşu hukukta var olan süreklilik içerisindeki dinamizmin bir sonucudur. Söz konusu tarihten sonra da Osmanlı hakimiyetinden çıkmış olmakla birlikte eski Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş bulunan bazı devletlerde uzun süre yürürlük ve bilgi kaynağı olmaya devam etmiştir. Mecelle’nin alâmet-i fârikalarından birisi de hukukun genel kuralları bağlamında zikredilmeye değer ilk yüz maddesidir. Doğrudan mahkemelerde uygulama kabiliyeti olmamakla birlikte uygulayıcı ve yorumculara hukuki bakış açısı kazandıran, döneminde ve belki bugün de kendisine bu yönde farklılık kazandırmış bir özelliğidir. Mecelle daha sayamadığımız birçok özelliği ile yeni birçok araştırma ve çalışmaya elbette konu olacaktır.
Bizim bu kitapla da yapmaya çalıştığımız, bu çalışmaların içerisinde yer alarak, kitap bölümlerinin ele aldığı konulara farklı ve yeni bakış açıları kazandırmak ve farkındalık oluşturmaktır. Kitap bölümleri itibariyle öncelikle fıkıh-hukuk bağlamında İslam hukukuna terminolojik bir pencere açmak ve bu konuda Mecelle’den ilham almak gerekmiştir. Zaruret, dürüstlük, hakkın kötüye kullanılması gibi günümüz hukuk dünyası için de önemli olan birtakım kavramları Mecelle perspektifinden ortaya koymanın, özellikle mukayeseli hukuk alanında çalışacaklar için son derece önemli olduğunu görmüş olacağız. Mecelle’nin son dört kitabı yargılama hukuku alanında düzenlemeler ortaya koymuştur. Bu alanda Mecelle’nin ilkesel bazda neler ortaya koyduğunu görmek, İslâm yargılama hukukunun temel esprilerine muttali olmamızı sağlayacaktır. Bu arada örfün bu noktadaki değeri de son derece anlamlıdır. Konu Mecelle’de “Adet muhakkemdir” şeklinde başka ilgili maddelerle birlikte külli kâidelerde yerini almıştır. Hukukun dinamikliğinin en temel gerekçelerinden biri de şüphesiz örftür. Yine güncel dünyamızda yer alan kat mülkiyeti, bazı aile ve mali hukukla ilgili konularda günümüze de söyleyeceği şeyler olacaktır. Bu çalışmayı başarı ile sonuçlandırdığımız için, Allah’a (c.c.) hamd, Rasûlüne (s.a.) salât ve selâm ediyoruz. Niyetlendiğimiz ikinci cildini de tamamlayacağımızı ümit ediyoruz. Çalışmamızın ilim dünyamıza mütevazı bir katkı getirmesi temennisiyle…
1869-1876 yılları arasında kitaplar halinde yürürlüğe giren Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (Mecelle) 16 kitap ve 1851 maddeden oluşmaktadır. Ağırlıklı olarak borçlar hukuku olmak üzere, kısmen eşya ve yargılama hukuklarını kanunlaştırmıştır. Geçmişte görülen bazı kanunlaştırma teşebbüsleri olmakla birlikte, ilk defa yerli ve milli bir perspektiften ortaya konmuş, İslâm hukuku kaynaklı bir kanun kodu olduğunu ifade etmek gerekir. 1926 tarihli Medeni Kanun kabulüne kadar yürürlükte kalmış ve üzerine pek çok şerh, araştırma ve ilmi çalışmalar yapılmış olduğunu görürüz. Farklı dillerde tercüme ve şerhleri de yapılmakla uluslararası hukuk dünyasının bir değeri haline geldiği söylenebilir. Zaman içerisinde bazı tadil çalışmalarının oluşu hukukta var olan süreklilik içerisindeki dinamizmin bir sonucudur. Söz konusu tarihten sonra da Osmanlı hakimiyetinden çıkmış olmakla birlikte eski Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş bulunan bazı devletlerde uzun süre yürürlük ve bilgi kaynağı olmaya devam etmiştir. Mecelle’nin alâmet-i fârikalarından birisi de hukukun genel kuralları bağlamında zikredilmeye değer ilk yüz maddesidir. Doğrudan mahkemelerde uygulama kabiliyeti olmamakla birlikte uygulayıcı ve yorumculara hukuki bakış açısı kazandıran, döneminde ve belki bugün de kendisine bu yönde farklılık kazandırmış bir özelliğidir. Mecelle daha sayamadığımız birçok özelliği ile yeni birçok araştırma ve çalışmaya elbette konu olacaktır.
Bizim bu kitapla da yapmaya çalıştığımız, bu çalışmaların içerisinde yer alarak, kitap bölümlerinin ele aldığı konulara farklı ve yeni bakış açıları kazandırmak ve farkındalık oluşturmaktır. Kitap bölümleri itibariyle öncelikle fıkıh-hukuk bağlamında İslam hukukuna terminolojik bir pencere açmak ve bu konuda Mecelle’den ilham almak gerekmiştir. Zaruret, dürüstlük, hakkın kötüye kullanılması gibi günümüz hukuk dünyası için de önemli olan birtakım kavramları Mecelle perspektifinden ortaya koymanın, özellikle mukayeseli hukuk alanında çalışacaklar için son derece önemli olduğunu görmüş olacağız. Mecelle’nin son dört kitabı yargılama hukuku alanında düzenlemeler ortaya koymuştur. Bu alanda Mecelle’nin ilkesel bazda neler ortaya koyduğunu görmek, İslâm yargılama hukukunun temel esprilerine muttali olmamızı sağlayacaktır. Bu arada örfün bu noktadaki değeri de son derece anlamlıdır. Konu Mecelle’de “Adet muhakkemdir” şeklinde başka ilgili maddelerle birlikte külli kâidelerde yerini almıştır. Hukukun dinamikliğinin en temel gerekçelerinden biri de şüphesiz örftür. Yine güncel dünyamızda yer alan kat mülkiyeti, bazı aile ve mali hukukla ilgili konularda günümüze de söyleyeceği şeyler olacaktır. Bu çalışmayı başarı ile sonuçlandırdığımız için, Allah’a (c.c.) hamd, Rasûlüne (s.a.) salât ve selâm ediyoruz. Niyetlendiğimiz ikinci cildini de tamamlayacağımızı ümit ediyoruz. Çalışmamızın ilim dünyamıza mütevazı bir katkı getirmesi temennisiyle…