1883 yılında Lübnan'da doğan Halil Cibran'ın gençlik döneminde kaleme aldığı Meczup, tamah ve riya içinde yaşamayı meziyet bilen toplumun deli kisvesine layık gördüğü, Hakikat arayışındaki salt ruhun resmini çizmektedir.
Oysa sözcüklerin engin denizlerin kıyılarına vuran köpükleri andırdığı bir gezegende onlarca dile çevrilen bu kitap, ilk yayınlandığında, eleştirmekte olduğu toplumda coşkuyla karşılanmıştır.
“Mavi sisin örttüğü vadileri ve dağları görüyorum,” dedi göz, “ne kadar da güzeller.”
Kulak dikkatle dinledikten sonra bir süre, “Nerede bu dağlar? Duyamıyorum,” dedi.
Sonra el konuştu, “Boşlukta uzanıyorum ama dokunamıyor, hissedemiyorum, bulamıyorum dağları.”
Burun konuştu sonra, “Dağ yok. Kokusunu alamıyorum.”
Göz bakışlarını çevirdi.
Diğerleri gözün tuhaf yanılgısından söz etmeye başladılar.
“Gözün bir derdi olmalı.”
1883 yılında Lübnan'da doğan Halil Cibran'ın gençlik döneminde kaleme aldığı Meczup, tamah ve riya içinde yaşamayı meziyet bilen toplumun deli kisvesine layık gördüğü, Hakikat arayışındaki salt ruhun resmini çizmektedir.
Oysa sözcüklerin engin denizlerin kıyılarına vuran köpükleri andırdığı bir gezegende onlarca dile çevrilen bu kitap, ilk yayınlandığında, eleştirmekte olduğu toplumda coşkuyla karşılanmıştır.
“Mavi sisin örttüğü vadileri ve dağları görüyorum,” dedi göz, “ne kadar da güzeller.”
Kulak dikkatle dinledikten sonra bir süre, “Nerede bu dağlar? Duyamıyorum,” dedi.
Sonra el konuştu, “Boşlukta uzanıyorum ama dokunamıyor, hissedemiyorum, bulamıyorum dağları.”
Burun konuştu sonra, “Dağ yok. Kokusunu alamıyorum.”
Göz bakışlarını çevirdi.
Diğerleri gözün tuhaf yanılgısından söz etmeye başladılar.
“Gözün bir derdi olmalı.”