Bu çalışma, mütehâlik davayı bir bütün olarak ele alma amacı gütmektedir.
Çalışma Türk hukukunu konu edinmektedir. Bununla birlikte, İsviçre, Alman ve Avusturya hukukunda mütelâhik davanın ele alınış şekli incelenmiş ve sorunların çözümünde niteliğine uygun düştüğü ölçüde söz konusu ülkelerin pozitif hukukundan, doktrininden ve yargı kararlarından yararlanılmıştır.
Çalışmada mütelâhik davanın teorik temelleri ile ortaya çıkardığı pratik sorunlar birlikte ele alınmıştır. Teorik temeller bağlamında, mütelâhik davanın “anlamı”, “nasıl ortaya çıktığı”, “amacı” ve “hukuki niteliği” ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, mütelâhik davanın “ne olduğu” ve “nasıl ortaya çıktığı” soruları, maddi hukukla mutlak bir şekilde bağlantı içinde olduğundan, sorular yarışma kavramının rehberliğinde yanıtlanmaya çalışılmıştır. Mütelâhik dava, henüz yasal düzenlemeye kavuşturulmadığı gibi, doktrinde ve yargı kararlarında da farklı açılardan incelenmiş değildir. Ayrıca, kavramın yanlış kullanıldığına da sıklıkla rastlanmaktadır. Bu nedenle, mütelâhik davanın anlamının ve nasıl ortaya çıktığının netleştirilmesi kanaatimizce oldukça önemlidir; çalışmada da bu hususa özel bir önem verilmiştir.
Bu çalışma, mütehâlik davayı bir bütün olarak ele alma amacı gütmektedir.
Çalışma Türk hukukunu konu edinmektedir. Bununla birlikte, İsviçre, Alman ve Avusturya hukukunda mütelâhik davanın ele alınış şekli incelenmiş ve sorunların çözümünde niteliğine uygun düştüğü ölçüde söz konusu ülkelerin pozitif hukukundan, doktrininden ve yargı kararlarından yararlanılmıştır.
Çalışmada mütelâhik davanın teorik temelleri ile ortaya çıkardığı pratik sorunlar birlikte ele alınmıştır. Teorik temeller bağlamında, mütelâhik davanın “anlamı”, “nasıl ortaya çıktığı”, “amacı” ve “hukuki niteliği” ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, mütelâhik davanın “ne olduğu” ve “nasıl ortaya çıktığı” soruları, maddi hukukla mutlak bir şekilde bağlantı içinde olduğundan, sorular yarışma kavramının rehberliğinde yanıtlanmaya çalışılmıştır. Mütelâhik dava, henüz yasal düzenlemeye kavuşturulmadığı gibi, doktrinde ve yargı kararlarında da farklı açılardan incelenmiş değildir. Ayrıca, kavramın yanlış kullanıldığına da sıklıkla rastlanmaktadır. Bu nedenle, mütelâhik davanın anlamının ve nasıl ortaya çıktığının netleştirilmesi kanaatimizce oldukça önemlidir; çalışmada da bu hususa özel bir önem verilmiştir.