Bu kitabı oluşturan mektuplar, Samiha Ayverdi ve Annemarie Schimmel'in 1953 yılının Aralık ayında başlayıp Ayverdi'nin 1993 yılında vefatına kadar devam eden yazışmalarıdır.
"...Bilmem bu hasetlerin biri hayatımın içini yakından tanımış olsaydı galiba kendisi için daha kolay bir kısmet isterdi. Halbuki ben memnunum. Şükran ve sevinçle dolu. Çünkü bu sabah küçük bir kelebek bana geldi, parmağımın ucunda oturdu, güzelliğini gösterdi. Çok şirin ve sevimli bir hayvancık! Bundan ötürü sabahtan beri memnunum. Biryalancı meslektaşıma rastlamakla beraber kelebeğin sevgisi mühim. Meslektaşın garip davranışı ehemmiyetsiz..."
- Annemarie Schimmel
"...İyilik haberlerinize çok memnun olmakla beraber arkadaşlarınız tarafından gösterilen anlayışsızlığa adeta hüzün duydum. Mamafih işin aslına bakılacak olursa bu da bir emr-i tabii. Zîra insanoğlu şu bedeni ve nefsani temayül ve ilcalarına hakim olup onlardan boş kalan yere ruhani ve insani unsurlar getirmedikçe; kıskançlık, haset, yalan ve kibir gibi sıfatların elinden, dilinden zuhur etmemesi gayri kabil. Ne yapalım? Bütün bunlara bir nevi hüzün duysak da mey'us ve mükedder olmayız; çünkü zehre karşı panzehir olan aşk ve iman, havamızı dembedem temizlemekte ve yıkamakta."
- Samiha Ayverdi
Bu kitabı oluşturan mektuplar, Samiha Ayverdi ve Annemarie Schimmel'in 1953 yılının Aralık ayında başlayıp Ayverdi'nin 1993 yılında vefatına kadar devam eden yazışmalarıdır.
"...Bilmem bu hasetlerin biri hayatımın içini yakından tanımış olsaydı galiba kendisi için daha kolay bir kısmet isterdi. Halbuki ben memnunum. Şükran ve sevinçle dolu. Çünkü bu sabah küçük bir kelebek bana geldi, parmağımın ucunda oturdu, güzelliğini gösterdi. Çok şirin ve sevimli bir hayvancık! Bundan ötürü sabahtan beri memnunum. Biryalancı meslektaşıma rastlamakla beraber kelebeğin sevgisi mühim. Meslektaşın garip davranışı ehemmiyetsiz..."
- Annemarie Schimmel
"...İyilik haberlerinize çok memnun olmakla beraber arkadaşlarınız tarafından gösterilen anlayışsızlığa adeta hüzün duydum. Mamafih işin aslına bakılacak olursa bu da bir emr-i tabii. Zîra insanoğlu şu bedeni ve nefsani temayül ve ilcalarına hakim olup onlardan boş kalan yere ruhani ve insani unsurlar getirmedikçe; kıskançlık, haset, yalan ve kibir gibi sıfatların elinden, dilinden zuhur etmemesi gayri kabil. Ne yapalım? Bütün bunlara bir nevi hüzün duysak da mey'us ve mükedder olmayız; çünkü zehre karşı panzehir olan aşk ve iman, havamızı dembedem temizlemekte ve yıkamakta."
- Samiha Ayverdi