Melek Sustu

Stok Kodu:
9789750762888
Boyut:
12.5x19.5
Sayfa Sayısı:
184
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
175,00TL
122,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 14,97TL
9789750762888
1337475
Melek Sustu
Melek Sustu
122.50

İkisi de yalan söylediklerini biliyorlardı, yalan söylüyorlardı ve neden yalan söylediklerini bilmiyorlardı. Nedenini bilemiyorlardı; ama yine de yalan söylüyorlardı ve yalan söylediklerini biliyorlardı.
 
8 Mayıs 1945 günü, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ateşkes ilan edildiği sırada, genç bir asker, elinde sahte belgelerle doğduğu kente döner. Kent bombalı saldırıların sonucunda yıkıntıya dönmüştür. Genç asker yiyecek, kalacak bir yer ve insan arar. İnsanları bulur bulmasına ama bencillik ve ikiyüzlü bir ahlak anlayışıyla bezenmiş halde. Yıkıntıların arasında yaşayan, savaştan çıkmış insanları, erkekleri, kadınları, hatta çocukları... karaborsacıları, mültecileri ve bir biçimde yurtsuz kalmış insanları okuruz bu kitapta; savaşın ezdiği, ölmüş olmayı dileyen, ancak zamanla hayatı yeniden kabullenmeye cesaret edebilmiş insanları da; siyasal açıdan kendini sağlama almış, hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam edenleri de...
 
“Bu kitapta savaşı anlatmadım,” der Heinrich Böll. “Karaborsa ve kokuşmuşluk cenneti olan savaş sonrası dönemi de. Ben yalnızca o günlerin insanlarını, çektikleri açlığı, acıları anlatmak istedim; bir de bir aşk hikâyesini. Savaştan yurduna dönerken bu dünyada ‘yurt’ diye bir şey olmadığını bilen bir kuşağın suskunluğuna uygun düşen temiz ama güç bir aşkın hikâyesi bu.”
 
“Dokunaklı bir aşkın hikâyesi ve ahlaki çürümenin keskin bir incelemesi.”
Publishers Weekly
                  
#almanedebiyatı #savaş #acı #aile #trajedi #aşk #yozlaşma

İkisi de yalan söylediklerini biliyorlardı, yalan söylüyorlardı ve neden yalan söylediklerini bilmiyorlardı. Nedenini bilemiyorlardı; ama yine de yalan söylüyorlardı ve yalan söylediklerini biliyorlardı.
 
8 Mayıs 1945 günü, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ateşkes ilan edildiği sırada, genç bir asker, elinde sahte belgelerle doğduğu kente döner. Kent bombalı saldırıların sonucunda yıkıntıya dönmüştür. Genç asker yiyecek, kalacak bir yer ve insan arar. İnsanları bulur bulmasına ama bencillik ve ikiyüzlü bir ahlak anlayışıyla bezenmiş halde. Yıkıntıların arasında yaşayan, savaştan çıkmış insanları, erkekleri, kadınları, hatta çocukları... karaborsacıları, mültecileri ve bir biçimde yurtsuz kalmış insanları okuruz bu kitapta; savaşın ezdiği, ölmüş olmayı dileyen, ancak zamanla hayatı yeniden kabullenmeye cesaret edebilmiş insanları da; siyasal açıdan kendini sağlama almış, hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam edenleri de...
 
“Bu kitapta savaşı anlatmadım,” der Heinrich Böll. “Karaborsa ve kokuşmuşluk cenneti olan savaş sonrası dönemi de. Ben yalnızca o günlerin insanlarını, çektikleri açlığı, acıları anlatmak istedim; bir de bir aşk hikâyesini. Savaştan yurduna dönerken bu dünyada ‘yurt’ diye bir şey olmadığını bilen bir kuşağın suskunluğuna uygun düşen temiz ama güç bir aşkın hikâyesi bu.”
 
“Dokunaklı bir aşkın hikâyesi ve ahlaki çürümenin keskin bir incelemesi.”
Publishers Weekly
                  
#almanedebiyatı #savaş #acı #aile #trajedi #aşk #yozlaşma

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat