“Yaşayacaksın ve bileceksin!
Beni bilip de yükseleceksin!
Esrar içinde ben bir hazineyim,
Günü yarattım ki bilineyim!”
“Ağlıyorum: Senden başka kimse yok, tesellim yok. Ümidim neşem sen, dar u diyarım sensin! Her şey akıp geçiyor… Genişleyip giden sükût, uzanıp gelen ışık beni yaralıyor, incitiyor… Açılmış bir çiçek görsem yumulan bir gözü anıyorum… Her seher taze bir melal ile bir yeni hicran ile doğan güneşi, bizi yakacak kıvılcım; bizi boğacak bir damla görüyorum...”
“Sen ilham et, ne yapayım?
Yazı mı yazayım?
Mezar mı kazayım?”
“Melekut Aleminden Bir Serzeniş” adlı kitap, toplumun her kesimini etkileyen savaşların, bir tiyatro yazarının eserine nasıl yansıdığını araştırmak ve Arap harfleriyle yazılan “Yaradılış Cilvesi” adlı piyesi Lâtin harflerine çevirerek gün ışığına çıkarmak için yazılmıştır. Bu eser, edebiyatımızda nadir örneği olan “feerie piyes” türünün ve hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmayan Feyzullah Sâcid Ülkü'nün tanıtılması bakımından da ufuk açıcı olacaktır.
“Yaşayacaksın ve bileceksin!
Beni bilip de yükseleceksin!
Esrar içinde ben bir hazineyim,
Günü yarattım ki bilineyim!”
“Ağlıyorum: Senden başka kimse yok, tesellim yok. Ümidim neşem sen, dar u diyarım sensin! Her şey akıp geçiyor… Genişleyip giden sükût, uzanıp gelen ışık beni yaralıyor, incitiyor… Açılmış bir çiçek görsem yumulan bir gözü anıyorum… Her seher taze bir melal ile bir yeni hicran ile doğan güneşi, bizi yakacak kıvılcım; bizi boğacak bir damla görüyorum...”
“Sen ilham et, ne yapayım?
Yazı mı yazayım?
Mezar mı kazayım?”
“Melekut Aleminden Bir Serzeniş” adlı kitap, toplumun her kesimini etkileyen savaşların, bir tiyatro yazarının eserine nasıl yansıdığını araştırmak ve Arap harfleriyle yazılan “Yaradılış Cilvesi” adlı piyesi Lâtin harflerine çevirerek gün ışığına çıkarmak için yazılmıştır. Bu eser, edebiyatımızda nadir örneği olan “feerie piyes” türünün ve hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmayan Feyzullah Sâcid Ülkü'nün tanıtılması bakımından da ufuk açıcı olacaktır.