Menba‘u’l-Ebhar Fi Riyazi’l-Ebrar (Ciltli) İyilerin Bahçelerindeki Suların Kaynağı - (Giriş-Dil Notları-Özet-Faksimile-Transkripsiyonlu Metin-Özel Adlar İndeksi)
Merhum Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar isimli büyük çalışmasında Hazînî'nin 1593'te kaleme aldığı Cevâhirü'l-Ebrâr min Emvâci'l-Bihâr'ından had safhada istifade etmiştir. Ancak ne yazık ki Köprülü, değerli âlim Hazînî'nin 1586'da yazdığı Menba‘u'l-Ebhâr fî Riyâzî'l-Ebrâr adlı eserini görme fırsatına erişememiştir. İşte elinizdeki bu kitap, anılan bu eserin filolojik bir neşridir.
Son Yesevî şeyhi ve geride bıraktığı eserlerle Yeseviyye çalışmalarının biricik kaynağı olan Hazînî'nin bu eseri, Yeseviyye tarikatına dair ihtiva ettiği son derece kıymetli bilgilerin yanı sıra hem Doğu Türkçesi hem de Batı Türkçesinin katışımından oluşması yönüyle de dilcilik araştırmaları bakımından oldukça dikkat çekicidir.
Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum'un bu çalışma ile Türk filolojisine sağladığı katkının da altını çizerek belirtmemiz gerekir ki Sultan III. Murad'a sunulmak üzere İstanbul'da kaleme alınan bu eser, muhatabını edebiyat tarihimizde ve Türkçenin büyük bahçesinde büyülü bir yolculuğa davet ediyor.
Merhum Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar isimli büyük çalışmasında Hazînî'nin 1593'te kaleme aldığı Cevâhirü'l-Ebrâr min Emvâci'l-Bihâr'ından had safhada istifade etmiştir. Ancak ne yazık ki Köprülü, değerli âlim Hazînî'nin 1586'da yazdığı Menba‘u'l-Ebhâr fî Riyâzî'l-Ebrâr adlı eserini görme fırsatına erişememiştir. İşte elinizdeki bu kitap, anılan bu eserin filolojik bir neşridir.
Son Yesevî şeyhi ve geride bıraktığı eserlerle Yeseviyye çalışmalarının biricik kaynağı olan Hazînî'nin bu eseri, Yeseviyye tarikatına dair ihtiva ettiği son derece kıymetli bilgilerin yanı sıra hem Doğu Türkçesi hem de Batı Türkçesinin katışımından oluşması yönüyle de dilcilik araştırmaları bakımından oldukça dikkat çekicidir.
Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum'un bu çalışma ile Türk filolojisine sağladığı katkının da altını çizerek belirtmemiz gerekir ki Sultan III. Murad'a sunulmak üzere İstanbul'da kaleme alınan bu eser, muhatabını edebiyat tarihimizde ve Türkçenin büyük bahçesinde büyülü bir yolculuğa davet ediyor.