Memduh Şevket Esendal, Mendil Altında’ki öykülerinde sıradan hayatların gündelik telaşlarını sade ve gerçekçi bir üslupla dile getirmeye devam ediyor. Edebiyatta yalınlığın gücüne yaslanan Esendal’ın öyküleri hem akıcı Türkçesi hem de gözlemci gerçekçiliğiyle Türk hikâyeciliğindeki benzersiz yerini bugün de korumaya devam ediyor. Karakterleri bir kamerayla izliyormuşuz hissini veren anlatı dünyasında yaşlılar, çocuklar, kadınlar, doktorlar, memurlar, paşalar ve işçiler yer alırken Esendal, öykülerindeki sahneleri hayattan bir kesit olarak sunuyor. Telaşlar, sıkıntılar, krizler ve iyiliklerle örülü, hayatın kendisi gibi ne iyi ne de kötü anların egemen olduğu bir anlatı evreni inşa ediyor. Hayatın akışının her şeye rağmen devam ettiği öykülerinde kendisinin de söylediği gibi: “Her şey yerli yerinde, hayat her vakit olduğu gibi.”
Memduh Şevket Esendal, Mendil Altında’ki öykülerinde sıradan hayatların gündelik telaşlarını sade ve gerçekçi bir üslupla dile getirmeye devam ediyor. Edebiyatta yalınlığın gücüne yaslanan Esendal’ın öyküleri hem akıcı Türkçesi hem de gözlemci gerçekçiliğiyle Türk hikâyeciliğindeki benzersiz yerini bugün de korumaya devam ediyor. Karakterleri bir kamerayla izliyormuşuz hissini veren anlatı dünyasında yaşlılar, çocuklar, kadınlar, doktorlar, memurlar, paşalar ve işçiler yer alırken Esendal, öykülerindeki sahneleri hayattan bir kesit olarak sunuyor. Telaşlar, sıkıntılar, krizler ve iyiliklerle örülü, hayatın kendisi gibi ne iyi ne de kötü anların egemen olduğu bir anlatı evreni inşa ediyor. Hayatın akışının her şeye rağmen devam ettiği öykülerinde kendisinin de söylediği gibi: “Her şey yerli yerinde, hayat her vakit olduğu gibi.”