“Hâzâ kitâbu Mesnevî vehüve usûlu usûl-i usûlid-dîn. “Bu Mesnevî, dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır.” Hz. Mevlânâ Mesnevî’nin, öz halinde, İslâm dîninin bir ifâdesi olduğunu, İslâmî esasları dile getirip izah ettiğini anlatır. Dînin özü Allâh’a imandır. Allah aşkıdır. Aşk ile Allâh’ı sevmek, Allâh’a götüren yolda yürümektir. Mesnevî, bu esasın, bu aşkın kitabıdır; Allah aşkının doyumsuz çağlayanı, eşsiz şelâlesidir. Mesnevî, Kur’ân-ı Kerîm’in ve Allah Rasûlünün mübârek nutuklarından ifâdesi ve îzahıdır.
“Kaba kuvvetin, ihtiras ve şehvetin putlaştığı böyle bir çağda, pek çok insan, aşk yolunda yeni rehberler arıyor. Mevlânâ’lar bulmak istiyor. Oysa onun rûhu, Mesnevî beyitleri arasında gezip dolaşıyor. Ancak ne kadar tuhaftır ki, bizim Mevlânâ’mız, en az bizim ülkemizde tanınıyor. Buna da Mesnevî dilinin Farsça, tercüme ve şerhlerinin de eski Türkçe olması bahâne ediliyor. İşte aziz dostum, sevgili yol arkadaşım Hüseyin Dede Efendi, yeni nesli Mevlânâ ile tanıştırmak ve onun fikirlerine âşinâ kılmak için, Yaşayan Türkçe ile yepyeni bir Mesnevî şerhi hazırlıyor. Böylece dil ile ilgili bahâneleri de ortadan kaldırmış oluyor.”
- Doç. Dr. Emin Işık
“Hüseyin Top’un kaleminden çıkan şerh, bu hâliyle birkaç yönden takdîre şayândır. Önce, kendileri şerh zincirinde elden ele geçen bir ışık selinin içinde yol almaktadır. Buna, kaptan kaba boşlama geleneğinin devâmı için ihtiyaç bulunuyor. Şu kadar ki, Hüseyin Top şerhi, bu şerhten önce yapılanları atlamadığı için Ahmed Avni Konuk, Tâhir’ül Mevlevî ve Abdülbâki Gölpınarlı şerhleri – ki bu dolu bir yüzyıl demektir - arasında kurulan tarihî sürekliliği sürdürüyor. Şu kadar ki, Hüseyin Top’un şerhi, ileri yıllarda yapılacak “Mesnevî” şerhleri için dikkate değer bir basamak konumunda olacaktır. İkinci olarak, bu şerh, dünü bugüne, bugünlerimizi yarına bağlayacak bir şirâze hükmündedir. Bu topraklarda bin yıl sürmüş ruhî--ma’nevî serüvenimizi ikinci bin yıla taşıyacak iddiasız, fakat Allâh’ın rızâsına mâtuf, müthiş bir adımdır. Nihâyet, onun bu şerhi, saldığı ışık tufanı ile inananların kalplerinde insan--Allah bağlantısı için esaslı bir köprü kurmaktadır. Bu şerh ile artık, Hüseyin Top ismi de himmete ermiş kutlu şârihler arasına katılmış oluyor.”
- Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar
“Hâzâ kitâbu Mesnevî vehüve usûlu usûl-i usûlid-dîn. “Bu Mesnevî, dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır.” Hz. Mevlânâ Mesnevî’nin, öz halinde, İslâm dîninin bir ifâdesi olduğunu, İslâmî esasları dile getirip izah ettiğini anlatır. Dînin özü Allâh’a imandır. Allah aşkıdır. Aşk ile Allâh’ı sevmek, Allâh’a götüren yolda yürümektir. Mesnevî, bu esasın, bu aşkın kitabıdır; Allah aşkının doyumsuz çağlayanı, eşsiz şelâlesidir. Mesnevî, Kur’ân-ı Kerîm’in ve Allah Rasûlünün mübârek nutuklarından ifâdesi ve îzahıdır.
“Kaba kuvvetin, ihtiras ve şehvetin putlaştığı böyle bir çağda, pek çok insan, aşk yolunda yeni rehberler arıyor. Mevlânâ’lar bulmak istiyor. Oysa onun rûhu, Mesnevî beyitleri arasında gezip dolaşıyor. Ancak ne kadar tuhaftır ki, bizim Mevlânâ’mız, en az bizim ülkemizde tanınıyor. Buna da Mesnevî dilinin Farsça, tercüme ve şerhlerinin de eski Türkçe olması bahâne ediliyor. İşte aziz dostum, sevgili yol arkadaşım Hüseyin Dede Efendi, yeni nesli Mevlânâ ile tanıştırmak ve onun fikirlerine âşinâ kılmak için, Yaşayan Türkçe ile yepyeni bir Mesnevî şerhi hazırlıyor. Böylece dil ile ilgili bahâneleri de ortadan kaldırmış oluyor.”
- Doç. Dr. Emin Işık
“Hüseyin Top’un kaleminden çıkan şerh, bu hâliyle birkaç yönden takdîre şayândır. Önce, kendileri şerh zincirinde elden ele geçen bir ışık selinin içinde yol almaktadır. Buna, kaptan kaba boşlama geleneğinin devâmı için ihtiyaç bulunuyor. Şu kadar ki, Hüseyin Top şerhi, bu şerhten önce yapılanları atlamadığı için Ahmed Avni Konuk, Tâhir’ül Mevlevî ve Abdülbâki Gölpınarlı şerhleri – ki bu dolu bir yüzyıl demektir - arasında kurulan tarihî sürekliliği sürdürüyor. Şu kadar ki, Hüseyin Top’un şerhi, ileri yıllarda yapılacak “Mesnevî” şerhleri için dikkate değer bir basamak konumunda olacaktır. İkinci olarak, bu şerh, dünü bugüne, bugünlerimizi yarına bağlayacak bir şirâze hükmündedir. Bu topraklarda bin yıl sürmüş ruhî--ma’nevî serüvenimizi ikinci bin yıla taşıyacak iddiasız, fakat Allâh’ın rızâsına mâtuf, müthiş bir adımdır. Nihâyet, onun bu şerhi, saldığı ışık tufanı ile inananların kalplerinde insan--Allah bağlantısı için esaslı bir köprü kurmaktadır. Bu şerh ile artık, Hüseyin Top ismi de himmete ermiş kutlu şârihler arasına katılmış oluyor.”
- Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar