Meşru savunmaya ilişkin çalışmaların başlangıcında veya içeriğinde, bu kurumun ne kadar kadim ve evrensel olduğunu belirtmek için CICERO’ya yapılan atıfla (Oration in Defence of Milo, 10) genellikle şu veya benzeri ifadelere yer verilir: “Meşru savunmanın geçmişi, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu bağlamda meşru savunma, insan tarafından oluşturulan bir kurum olmayıp; hukuk, bu kurumu kendi doğasından alıp yasalaştırmıştır”. Bu kurumun insanın doğasına ait olduğu ve saldırı altındaki kişinin içten gelen bir dürtünün etkisiyle saldırıyı püskürtmeye çalıştığı dikkate alındığında, ileri sürülen bu düşünce makul ve mantıklı görünmektedir. Bununla birlikte dikkati çeken husus, bu kadar eskiye dayanan bu kurumun hala kapsamı ve unsurlarıyla tam olarak oturmadığının görülmesidir.
İnsanın doğasında olan savunma güdüsünden kaynaklı olarak hemen herkesin fikir sahibi olduğu bu kurum, ceza hukukunun en bilinen kurumlarından biridir. Onun bu özelliği, kapsamının belirlenmesi zorunluluğunu da beraberinde getirmekte olup; izlenen suç politikası temelinde bu kurumun kapsamının belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda meşru savunma kurumu, bu kurumun özellikleri ve kapsamı bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
Bu çalışmanın amacı, meşru savunma kurumunu tüm detayları ile mukayeseli bir biçimde ele almaktır. Bu amaç doğrultusunda bu çalışmada; hem Türk hukukunda hem de karşılaştırmalı hukukta bu kurumun ele alınış biçimine ve tartışılan hususlara, bu hususlara ilişkin değerlendirmelere, uygulamanın bu kurumu ve tartışılan hususları ne şekilde ele aldığına, ulaştığı çözümlerde isabet bulunup bulunmadığına, mevcut düzenlemelerin tartışılan sorunların çözümünde yeterli olup olmadığına, değişiklik ya da ilave düzenlemeler yapılmasının gerekip gerekmediğine ve bu doğrultuda düzenleme önerilerine yer verilecektir.
Meşru savunmaya ilişkin çalışmaların başlangıcında veya içeriğinde, bu kurumun ne kadar kadim ve evrensel olduğunu belirtmek için CICERO’ya yapılan atıfla (Oration in Defence of Milo, 10) genellikle şu veya benzeri ifadelere yer verilir: “Meşru savunmanın geçmişi, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu bağlamda meşru savunma, insan tarafından oluşturulan bir kurum olmayıp; hukuk, bu kurumu kendi doğasından alıp yasalaştırmıştır”. Bu kurumun insanın doğasına ait olduğu ve saldırı altındaki kişinin içten gelen bir dürtünün etkisiyle saldırıyı püskürtmeye çalıştığı dikkate alındığında, ileri sürülen bu düşünce makul ve mantıklı görünmektedir. Bununla birlikte dikkati çeken husus, bu kadar eskiye dayanan bu kurumun hala kapsamı ve unsurlarıyla tam olarak oturmadığının görülmesidir.
İnsanın doğasında olan savunma güdüsünden kaynaklı olarak hemen herkesin fikir sahibi olduğu bu kurum, ceza hukukunun en bilinen kurumlarından biridir. Onun bu özelliği, kapsamının belirlenmesi zorunluluğunu da beraberinde getirmekte olup; izlenen suç politikası temelinde bu kurumun kapsamının belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda meşru savunma kurumu, bu kurumun özellikleri ve kapsamı bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
Bu çalışmanın amacı, meşru savunma kurumunu tüm detayları ile mukayeseli bir biçimde ele almaktır. Bu amaç doğrultusunda bu çalışmada; hem Türk hukukunda hem de karşılaştırmalı hukukta bu kurumun ele alınış biçimine ve tartışılan hususlara, bu hususlara ilişkin değerlendirmelere, uygulamanın bu kurumu ve tartışılan hususları ne şekilde ele aldığına, ulaştığı çözümlerde isabet bulunup bulunmadığına, mevcut düzenlemelerin tartışılan sorunların çözümünde yeterli olup olmadığına, değişiklik ya da ilave düzenlemeler yapılmasının gerekip gerekmediğine ve bu doğrultuda düzenleme önerilerine yer verilecektir.