Mevlânâ, büyük bir sûfî düşünür, mutasavvıf ve ahlâkçı olarak kendinden önceki fikrî mirası toplayıp kendi gönül ve fikir dünyasında Kur’an ve hadisler ışığında yeniden yorumlamış ve kendi mistik tecrübesiyle zenginleş- tirerek âdeta hazmedilmesi kolay ahlâkî öğüt ve fikir tabletleri şeklinde muhataplarına sunmuştur. Böylece o, din, felsefe, ahlâk, tasavvuf, edebiyat alanlarında unutulmaz bir şan, şöhret kazanmıştır. Mevlânâ’nın ahlâk öğretisi, gönlü, ruhu merkeze alıp insanı akıl ve aşk temeli üzerinde yeniden inşa etmeye çalışan ahlâkî bir mimariye benzer. Bu ahlâkî mimari, temelde âyet ve hadislerin tasavvufî yorumuna dayanmakla birlikte yeri geldiğinde felsefî terminolojiye de yer verir.
Mevlânâ, büyük bir sûfî düşünür, mutasavvıf ve ahlâkçı olarak kendinden önceki fikrî mirası toplayıp kendi gönül ve fikir dünyasında Kur’an ve hadisler ışığında yeniden yorumlamış ve kendi mistik tecrübesiyle zenginleş- tirerek âdeta hazmedilmesi kolay ahlâkî öğüt ve fikir tabletleri şeklinde muhataplarına sunmuştur. Böylece o, din, felsefe, ahlâk, tasavvuf, edebiyat alanlarında unutulmaz bir şan, şöhret kazanmıştır. Mevlânâ’nın ahlâk öğretisi, gönlü, ruhu merkeze alıp insanı akıl ve aşk temeli üzerinde yeniden inşa etmeye çalışan ahlâkî bir mimariye benzer. Bu ahlâkî mimari, temelde âyet ve hadislerin tasavvufî yorumuna dayanmakla birlikte yeri geldiğinde felsefî terminolojiye de yer verir.