Abdülganî en-Nablusî (Allah sırrını takdis eylesin), daha çok Şeyh-i Ekber İbnü’l-Arabî hazretlerinin tercümanı, şarihi, takipçilerinden olarak tanınır; hâlbuki sadece Ekberiyye’nin değil, pek çok tarikatın güzelliklerini cem eden bir sufidir. Kādiriyye ve Nakşibendiyye tarikatlarından icazetli bir şeyh olan İmam Nablusî’nin erken yaşlarında tanıştığı tarikatlardan biri de Mevleviyye’dir. Babasıyla beraber
semâ meclislerine iştirak ettiği, Şam Mevlevîhanesi postnişîniyle derin bir muhabbet bağı olduğu da bilinmektedir. Zü’l-cenaheyn (iki kanatlı) tabir olunan ve İslamî ilimlerin bâtınî cihetlerine olduğu kadar zahirî veçhesine de hâkim olan İmam Nablusî, üç yüzden fazla eser kaleme almıştır. Bu ihatalı külliyatında Mevleviyye usulüne dair risalelere yer vermeyi de ihmal etmemiştir.
Elinizdeki risale, el-Ukūdü’l-lü’lüiyye fî tarîki’s-sâdeti’l-Mev-leviyye [Mevlevî Büyüklerinin Yolunda İnci Gerdanlıklar] Mevlevî mukabelelerinin unsurlarını, bunların hikmetlerini ve dindeki hükümlerini tüm incelikleriyle izah ediyor. İmam Nablusî karşıt düşüncede olan zahir ulemasının iddialarını keskin bir kılıç gibi kestiği bu risalesinde sunduğu sağlam delillerle âlim kişiliğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Çevirisini sunduğumuz bu eser tam da bu sebepten bir müdafaa kitabı ismini alıyor. Mevlevî usulünde icra edilen musiki, semâ, eğilerek tazimde bulunmak gibi erkânı tenkit eden kuru taklitçilere karşı sahih ilmi merkeze alarak tasavvuf ve takva ölçüsüyle cevap verdiği bu risalede İmam Nablusî, âdeta yaşadığı dönemdekiler kadar, günümüzün derviş ve muhibbanını da müdafaa ederek selamlıyor.
Abdülganî en-Nablusî (Allah sırrını takdis eylesin), daha çok Şeyh-i Ekber İbnü’l-Arabî hazretlerinin tercümanı, şarihi, takipçilerinden olarak tanınır; hâlbuki sadece Ekberiyye’nin değil, pek çok tarikatın güzelliklerini cem eden bir sufidir. Kādiriyye ve Nakşibendiyye tarikatlarından icazetli bir şeyh olan İmam Nablusî’nin erken yaşlarında tanıştığı tarikatlardan biri de Mevleviyye’dir. Babasıyla beraber
semâ meclislerine iştirak ettiği, Şam Mevlevîhanesi postnişîniyle derin bir muhabbet bağı olduğu da bilinmektedir. Zü’l-cenaheyn (iki kanatlı) tabir olunan ve İslamî ilimlerin bâtınî cihetlerine olduğu kadar zahirî veçhesine de hâkim olan İmam Nablusî, üç yüzden fazla eser kaleme almıştır. Bu ihatalı külliyatında Mevleviyye usulüne dair risalelere yer vermeyi de ihmal etmemiştir.
Elinizdeki risale, el-Ukūdü’l-lü’lüiyye fî tarîki’s-sâdeti’l-Mev-leviyye [Mevlevî Büyüklerinin Yolunda İnci Gerdanlıklar] Mevlevî mukabelelerinin unsurlarını, bunların hikmetlerini ve dindeki hükümlerini tüm incelikleriyle izah ediyor. İmam Nablusî karşıt düşüncede olan zahir ulemasının iddialarını keskin bir kılıç gibi kestiği bu risalesinde sunduğu sağlam delillerle âlim kişiliğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Çevirisini sunduğumuz bu eser tam da bu sebepten bir müdafaa kitabı ismini alıyor. Mevlevî usulünde icra edilen musiki, semâ, eğilerek tazimde bulunmak gibi erkânı tenkit eden kuru taklitçilere karşı sahih ilmi merkeze alarak tasavvuf ve takva ölçüsüyle cevap verdiği bu risalede İmam Nablusî, âdeta yaşadığı dönemdekiler kadar, günümüzün derviş ve muhibbanını da müdafaa ederek selamlıyor.