.Meyhane yahut İstanbul Akşamcıları uçsuz bucaksız bir kültürel hazinenin içinden özenle seçilmiş metinler içeriyor. Bu seçimin amacı, İstanbul’un farklı zamanlarındaki meyhaneleri ve akşamcıları en doğal halleriyle ortaya koymaktır. Metinler üslup, dönem ve içerik bakımından birbirinden farklı olsa da başka tavırları ve dünyaları sergilese de, anlattıkları hep bir kültüre ve haliyle insana dair şeylerdir. İstanbul zamanın çarkları arasında şekil değiştirirken, onun akşamcıları şu veya bu şekilde hayatlarını hep devam ettirebilmişlerdir. Mehmet Tevfik’ten Ahmet Rasim’e, Osman Cemal’den Reşat Ekrem’e kadar, akşamcıların her biri kendi zaman diliminin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Kitapta okuyuculara Mehmet Tevfik 1880’ler dönemindeki akşamcıları ve meyhaneleri; Ahmet Rasim 1910’lar ve 1920’ler İstanbul’unda içkiye nasıl başlandığını; Osman Cemal 1930’ların meyhane ortamlarını ve meşhur akşamcılardan Neyzen Tevfik’i de içeren anılarını anlatıyor sunuşta çokça başvurduğumuz Reşat Ekrem Koçu’nun hatıratına gelince, 1940’lı yıllardan geriye bakıldığında sözünü ettiğimiz dönemlerin nasıl bir toplam halini aldığını ve kendi dönemine gelinceye kadar nelerin kaybolduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
.Meyhane yahut İstanbul Akşamcıları uçsuz bucaksız bir kültürel hazinenin içinden özenle seçilmiş metinler içeriyor. Bu seçimin amacı, İstanbul’un farklı zamanlarındaki meyhaneleri ve akşamcıları en doğal halleriyle ortaya koymaktır. Metinler üslup, dönem ve içerik bakımından birbirinden farklı olsa da başka tavırları ve dünyaları sergilese de, anlattıkları hep bir kültüre ve haliyle insana dair şeylerdir. İstanbul zamanın çarkları arasında şekil değiştirirken, onun akşamcıları şu veya bu şekilde hayatlarını hep devam ettirebilmişlerdir. Mehmet Tevfik’ten Ahmet Rasim’e, Osman Cemal’den Reşat Ekrem’e kadar, akşamcıların her biri kendi zaman diliminin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Kitapta okuyuculara Mehmet Tevfik 1880’ler dönemindeki akşamcıları ve meyhaneleri; Ahmet Rasim 1910’lar ve 1920’ler İstanbul’unda içkiye nasıl başlandığını; Osman Cemal 1930’ların meyhane ortamlarını ve meşhur akşamcılardan Neyzen Tevfik’i de içeren anılarını anlatıyor sunuşta çokça başvurduğumuz Reşat Ekrem Koçu’nun hatıratına gelince, 1940’lı yıllardan geriye bakıldığında sözünü ettiğimiz dönemlerin nasıl bir toplam halini aldığını ve kendi dönemine gelinceye kadar nelerin kaybolduğunu göstermesi bakımından önemlidir.