Günümüz medeniyetinin sahip olduğu maddi unsurların ve manevi değerlerin anavatanı olarak kabul edilen Mezopotamya, yazının kullanımı ile evrensel kültürün doğduğu coğrafya olmuştur. Bu coğrafyada, başlayan tarım ile birlikte yerleşik kültür ortaya çıkarken insan zihninin en kalıcı soyutlamaları olan devlet anlayışı ve tanrı tasavvuru da gelişmiştir. Mezopotamya şehirlerinde başlayan yönetme-yönetilme olgusu zamanla devlet anlayışına evrilirken, tabiatın gizemli güçlerine verilen mana tanrıların varlığına dönüşmüştür. Bu dönüşüm tapınaklarla kurumsallaşmış bir inanç halini alırken yönetim de tapınak merkezli bir gelişim göstermiştir. Mezopotamya’da başlayan bu gelişim zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış ve günümüz evrensel kültürünün temellerini oluşturmuştur. Bu kitap, Mezopotamya’daki inanç olgusunun ve yönetim anlayışının gelişimi ile evrensel kültürdeki yeri hakkında araştırmalar yapan akademisyenlerin çalışmalarını içermektedir.
Günümüz medeniyetinin sahip olduğu maddi unsurların ve manevi değerlerin anavatanı olarak kabul edilen Mezopotamya, yazının kullanımı ile evrensel kültürün doğduğu coğrafya olmuştur. Bu coğrafyada, başlayan tarım ile birlikte yerleşik kültür ortaya çıkarken insan zihninin en kalıcı soyutlamaları olan devlet anlayışı ve tanrı tasavvuru da gelişmiştir. Mezopotamya şehirlerinde başlayan yönetme-yönetilme olgusu zamanla devlet anlayışına evrilirken, tabiatın gizemli güçlerine verilen mana tanrıların varlığına dönüşmüştür. Bu dönüşüm tapınaklarla kurumsallaşmış bir inanç halini alırken yönetim de tapınak merkezli bir gelişim göstermiştir. Mezopotamya’da başlayan bu gelişim zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış ve günümüz evrensel kültürünün temellerini oluşturmuştur. Bu kitap, Mezopotamya’daki inanç olgusunun ve yönetim anlayışının gelişimi ile evrensel kültürdeki yeri hakkında araştırmalar yapan akademisyenlerin çalışmalarını içermektedir.