Bu röportajda beni en çok şaşırtan husus, Abdülmelik Fırat’ın farklı dinî veya etnik kimlikler üzerine sarfettiği cümlelerdi. Resmi müfredat eğitiminden geçmiş herhangi bir Türk, Abdülmelik Fırat’ın sadece Kürtlerin haklarını savunmasını beklerken o ilginç bir biçimde ve bir Müslümana yaraşır şekilde farklı dinlere mensup veya herhangi bir dine mensup olmayan insanların da haklarını aynı şekilde savunuyordu. Dinde kardeş olduğu insanların haklarını savunduğu gibi insanlıkta kardeş olduğunu söylediği farklı din mensuplarını da aynı samimiyetle müdafaa ediyordu. Bu ülkede en büyük zulmün Türklere yapıldığını söylemesi, Türklerin de Kürtlerin de şerefli halklar olduğunu dile getirmesi, birini diğerinden ayırmaması, bütün kışkırtmalara rağmen Kürtlerin ve Türklerin birbirleriyle savaşmadığının altını çizmesi, yüzlerce yıl birlikte yaşamış iki kadim halkın irfanına vurgu yapması manidardı.”
Bu röportajda beni en çok şaşırtan husus, Abdülmelik Fırat’ın farklı dinî veya etnik kimlikler üzerine sarfettiği cümlelerdi. Resmi müfredat eğitiminden geçmiş herhangi bir Türk, Abdülmelik Fırat’ın sadece Kürtlerin haklarını savunmasını beklerken o ilginç bir biçimde ve bir Müslümana yaraşır şekilde farklı dinlere mensup veya herhangi bir dine mensup olmayan insanların da haklarını aynı şekilde savunuyordu. Dinde kardeş olduğu insanların haklarını savunduğu gibi insanlıkta kardeş olduğunu söylediği farklı din mensuplarını da aynı samimiyetle müdafaa ediyordu. Bu ülkede en büyük zulmün Türklere yapıldığını söylemesi, Türklerin de Kürtlerin de şerefli halklar olduğunu dile getirmesi, birini diğerinden ayırmaması, bütün kışkırtmalara rağmen Kürtlerin ve Türklerin birbirleriyle savaşmadığının altını çizmesi, yüzlerce yıl birlikte yaşamış iki kadim halkın irfanına vurgu yapması manidardı.”