Bu çalışmanın amacı, yabancılık unsuru içeren hukuki işlemlerin şekline uygulanacak hukukun belirlenmesidir.
Çalışmamızın temelini oluşturan şekle uygulanacak hukukun tespiti, kanunlar ihtilafı alanında sık rastlanan, bu nedenle de derinlemesine inceleme yapılmasının ihtiyaç olduğu alanlardan biridir. Zira uluslararası gelişmelerin hız kazandığı günümüz küresel dünyasında, yabancı unsurlu hukuki ilişkiler her geçen gün artış göstermektedir. Bu tür ilişkilere girişmenin kaçınılmaz olması, taraflar arasında yapılacak hukuki işlemlerin geçerliliğini ve hukuki sonucu gerçekleştirmeye yönelik iradenin bürüneceği şekli önemli hale getirmektedir.
Milletlerarası özel hukukta hukuki işlemlerin şekline uygulanacak hukukun tespiti bir yandan milletlerarası ticaretin gelişimine hizmet ederken diğer yandan da ticari hayatın dışında kalan toplumsal hayata hizmet etmektedir. Bu nedenle şekil sorunu, vatandaşlıkları farklı olan veya vatandaşlıkları aynı olup da bir şekilde yabancı hukuk düzeni ile irtibatlı hale gelen kişiler arasında kurulan hukuki ilişkiler bakımından ortaya çıkabilmektedir.
Çalışmanın araştırma aşamasında yabancılık unsuru içeren nişanlanma, evlenme, ölüme bağlı tasarruflar, kambiyo senetleri, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki ayni hak işlemleri ile ispat şekline uygulanacak hukuk konuları incelenmiştir. Sonuç itibariyle, yabancılık unsuru ihtiva eden hukuki işlemlerin şekli şartlarının hangi hukuka göre tayin edilmesi gerektiği sorusu, gerek konuyla alakalı milletlerarası sözleşmeler, Türk hukuk mevzuatı, doktrini ve mahkeme kararları ve gerekse mukayeseli hukukta farklılık arz eden ülke örnekleri ortaya konularak yanıtlanmaya çalışılmıştır.
Nitekim yapılan araştırma sonucunda hukuki işlemlerin şekli açısından, locus regit actum ve lex causae bağlama noktalarının ne denli önemli olduğu da tespit edilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, yabancılık unsuru içeren hukuki işlemlerin şekline uygulanacak hukukun belirlenmesidir.
Çalışmamızın temelini oluşturan şekle uygulanacak hukukun tespiti, kanunlar ihtilafı alanında sık rastlanan, bu nedenle de derinlemesine inceleme yapılmasının ihtiyaç olduğu alanlardan biridir. Zira uluslararası gelişmelerin hız kazandığı günümüz küresel dünyasında, yabancı unsurlu hukuki ilişkiler her geçen gün artış göstermektedir. Bu tür ilişkilere girişmenin kaçınılmaz olması, taraflar arasında yapılacak hukuki işlemlerin geçerliliğini ve hukuki sonucu gerçekleştirmeye yönelik iradenin bürüneceği şekli önemli hale getirmektedir.
Milletlerarası özel hukukta hukuki işlemlerin şekline uygulanacak hukukun tespiti bir yandan milletlerarası ticaretin gelişimine hizmet ederken diğer yandan da ticari hayatın dışında kalan toplumsal hayata hizmet etmektedir. Bu nedenle şekil sorunu, vatandaşlıkları farklı olan veya vatandaşlıkları aynı olup da bir şekilde yabancı hukuk düzeni ile irtibatlı hale gelen kişiler arasında kurulan hukuki ilişkiler bakımından ortaya çıkabilmektedir.
Çalışmanın araştırma aşamasında yabancılık unsuru içeren nişanlanma, evlenme, ölüme bağlı tasarruflar, kambiyo senetleri, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki ayni hak işlemleri ile ispat şekline uygulanacak hukuk konuları incelenmiştir. Sonuç itibariyle, yabancılık unsuru ihtiva eden hukuki işlemlerin şekli şartlarının hangi hukuka göre tayin edilmesi gerektiği sorusu, gerek konuyla alakalı milletlerarası sözleşmeler, Türk hukuk mevzuatı, doktrini ve mahkeme kararları ve gerekse mukayeseli hukukta farklılık arz eden ülke örnekleri ortaya konularak yanıtlanmaya çalışılmıştır.
Nitekim yapılan araştırma sonucunda hukuki işlemlerin şekli açısından, locus regit actum ve lex causae bağlama noktalarının ne denli önemli olduğu da tespit edilmiştir.