Son iki yüzyıl boyunca İslamın temel metni ikili bir devrimden geçti. Yerküredeki Müslüman cemaatler Kur'an'ın basımını ve tercüme edilmesini kabul ederek, elyazması bir metni fiilen her dilde okunabilir bir hale dönüştürdüler.
Osmanlı İmparatorluğu ve Güney Asya'daki yerel dillerde yapılan Şerh ve çevirilerin tartışmalı basımlarıyla başlayan süreç, Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arapça konuşan ülkeler de dahil olmak üzere, İslam dünyasının her bölgesinde yaygın bir şekilde Kur'an'ın çevrilmesi ve basımı çabalarına evrildi. Yirminci yüzyılın şafağında Müslümanların çoğunun Kur'an çevirilerinin imkânsız, izin verilemez, hatta kâfirlik olduğunu addettikleri dikkate alındığında bu çabalar olağanüstüdür. En sonunda Kur'an'ın basılı ve çevrilmiş versiyonları Müslüman cemaatler tarafından yaygın bir biçimde kabul edilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'ye odaklanan ve Rusya, Mısır, Endonezya ve Hindistan'daki tartışmaları da takip eden bu kitap bu devrimin nasıl olduğu sorusunu irdelemektedir.
Son iki yüzyıl boyunca İslamın temel metni ikili bir devrimden geçti. Yerküredeki Müslüman cemaatler Kur'an'ın basımını ve tercüme edilmesini kabul ederek, elyazması bir metni fiilen her dilde okunabilir bir hale dönüştürdüler.
Osmanlı İmparatorluğu ve Güney Asya'daki yerel dillerde yapılan Şerh ve çevirilerin tartışmalı basımlarıyla başlayan süreç, Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arapça konuşan ülkeler de dahil olmak üzere, İslam dünyasının her bölgesinde yaygın bir şekilde Kur'an'ın çevrilmesi ve basımı çabalarına evrildi. Yirminci yüzyılın şafağında Müslümanların çoğunun Kur'an çevirilerinin imkânsız, izin verilemez, hatta kâfirlik olduğunu addettikleri dikkate alındığında bu çabalar olağanüstüdür. En sonunda Kur'an'ın basılı ve çevrilmiş versiyonları Müslüman cemaatler tarafından yaygın bir biçimde kabul edilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'ye odaklanan ve Rusya, Mısır, Endonezya ve Hindistan'daki tartışmaları da takip eden bu kitap bu devrimin nasıl olduğu sorusunu irdelemektedir.