Mimar Sinan

Stok Kodu:
9786254080241
Boyut:
15x22
Sayfa Sayısı:
52
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2024-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
110,00TL
77,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 9,41TL
9786254080241
904076
Mimar Sinan
Mimar Sinan
77.00

Anadolu’nun bir kasabasında dünyaya gelmişti. Daha çocuk yaşlarında iken yapılara dikkat ediyor, taşla örülen duvarları uzun uzun seyrediyordu. Camilerin, köşklerin nasıl yapıldığını kendi kendine anlamaya çalışıyordu. Sokakta oynarken tahtadan evler yapıyor, ufak taşlar toplayarak kum üzerinde küçük binalar yapmayı deniyordu. Artık kafasına koymuştu; ileride mimar olacaktı.

Yavuz Sultan Selim tahta geçince Osmanlı Devleti Anadolu’dan da çocukları toplama kararı aldı. Henüz on yaşlarında idi. Bir gün kasabaya gelen Yeniçeriler yetenekli ve zeki çocukları seçeceklerdi. İstanbul’a götürmek üzere onu da seçmişlerdi. Önüne büyük bir fırsat çıkmıştı. Bir yandan ailesinden ayrılacağı için üzülüyordu. Diğer yandan devletin himayesinde yetişip büyük bir mimar olacaktı.

Böylece İstanbul’a geldi. Yetenekli ustaların yanında yapıcılığı öğrendi. Katıldığı seferlerde ordunun gölleri, ırmakları aşmak için kadırga, yol ve köprü yaptı. Giderek herkesin beğenisini kazanıyordu. Bu durum Kanunî Sultan Süleyman’ın da dikkatini çekti. Onu devletin baş mimarlığı görevine atadı.

Önünde geniş bir ufuk açılmıştı. Devlet kendisine her türlü imkânı sağlamıştı. Bütün hüner ve becerisini göstererek, birbirinden sağlam ve çarpıcı eserler inşa etti. İstanbul başta olmak üzere uçsuz bucaksız vatan coğrafyasını imar etti. Cami, medrese, türbe, hamam, su kemeri, çeşme ve köprü gibi eserlerle Osmanlı şehirlerini süsledi. Böylece uygarlığımızın da en büyük simgesi olarak dünyaca ün kazandı. Tarihimizin en büyük yüzyılında yaşayan bu kişinin adı Mimar Sinan’dı.

Sinan durup dinlenmeden çalışarak devletine ve milletine hizmet etti. Ömrünü yapı işlerine adayan Sinan, dünya durdukça rahmetle anılan ölümsüz bir mimar oldu.

Anadolu’nun bir kasabasında dünyaya gelmişti. Daha çocuk yaşlarında iken yapılara dikkat ediyor, taşla örülen duvarları uzun uzun seyrediyordu. Camilerin, köşklerin nasıl yapıldığını kendi kendine anlamaya çalışıyordu. Sokakta oynarken tahtadan evler yapıyor, ufak taşlar toplayarak kum üzerinde küçük binalar yapmayı deniyordu. Artık kafasına koymuştu; ileride mimar olacaktı.

Yavuz Sultan Selim tahta geçince Osmanlı Devleti Anadolu’dan da çocukları toplama kararı aldı. Henüz on yaşlarında idi. Bir gün kasabaya gelen Yeniçeriler yetenekli ve zeki çocukları seçeceklerdi. İstanbul’a götürmek üzere onu da seçmişlerdi. Önüne büyük bir fırsat çıkmıştı. Bir yandan ailesinden ayrılacağı için üzülüyordu. Diğer yandan devletin himayesinde yetişip büyük bir mimar olacaktı.

Böylece İstanbul’a geldi. Yetenekli ustaların yanında yapıcılığı öğrendi. Katıldığı seferlerde ordunun gölleri, ırmakları aşmak için kadırga, yol ve köprü yaptı. Giderek herkesin beğenisini kazanıyordu. Bu durum Kanunî Sultan Süleyman’ın da dikkatini çekti. Onu devletin baş mimarlığı görevine atadı.

Önünde geniş bir ufuk açılmıştı. Devlet kendisine her türlü imkânı sağlamıştı. Bütün hüner ve becerisini göstererek, birbirinden sağlam ve çarpıcı eserler inşa etti. İstanbul başta olmak üzere uçsuz bucaksız vatan coğrafyasını imar etti. Cami, medrese, türbe, hamam, su kemeri, çeşme ve köprü gibi eserlerle Osmanlı şehirlerini süsledi. Böylece uygarlığımızın da en büyük simgesi olarak dünyaca ün kazandı. Tarihimizin en büyük yüzyılında yaşayan bu kişinin adı Mimar Sinan’dı.

Sinan durup dinlenmeden çalışarak devletine ve milletine hizmet etti. Ömrünü yapı işlerine adayan Sinan, dünya durdukça rahmetle anılan ölümsüz bir mimar oldu.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat