Orta Avrupa edebiyatlarındaki Osmanlı imgesinin en eski örneklerine folklorik kaynaklarda rastlanır; folklorun Barok şiirinin gelişimine yönelik etkisi ise, bu dönem şiirindeki Türk karşıtı imgelerin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Bölgede düzyazı türünün ortaya çıkması seyahat yazımı ve esaret anlatılarına dayanır; söz konusu metinler, Türklere atfedilen vahşetinin lanetlenmesi ve dinî antipatiden kaynaklanan bir karmayı temsil etmektedir. Balkanlarda karanlık bir durgunluk dönemi olarak görülen (ve okul çocuklarına bu şekilde öğretilen) Osmanlı hâkimiyeti, aynı zamanda ulusal geçmişin ayrılmaz bir parçasını, tarihî bir mirası da ifade eder. Ne Slav ne de Balkan ülkesi olan Macaristan’da da, edebiyat, Osmanlı istila ve hâkimiyetinin güçlü etkilerini taşır.
Öte yandan, Osmanlı İmparatorluğu ile doğrudan teması sınırlı olan Çek Cumhuriyeti’nde, yaşayan bir tarihî gücün temsilinden çok, folklor düzeyinde yaygın olan mitolojik bir tür mirastan söz etmek daha doğru olur. Türk hâkimiyetinin kuzey sınırını oluşturması dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nu tarihî ve mitolojik perspektifleri karıştırarak algılayan Slovak edebiyatı ise, Orta Avrupa’daki Türk imgesinin daha karmaşık bir örneğini verir.
Diyebiliriz ki politik açıdan zayıf, ancak kendilerini Avrupalı olarak tanımlayan bu kültürlerin biçimlenmesinde, Türklerle, yani hem Batılı olmayan ve Müslüman, hem de egemen ve emperyalist bir “öteki” ile kurulan ilişkiler önemli rol oynamıştır.
Charles D. Sabatos (Ph.D., University of Michigan) hâlen Yeditepe Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır. Kendisinin ilgi ve çalışma alanları genel olarak karşılaştırmalı edebiyat ve dünya edebiyatı, özel olarak Orta ve Doğa Avrupa romanı üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Orta Avrupa edebiyatlarındaki Osmanlı imgesinin en eski örneklerine folklorik kaynaklarda rastlanır; folklorun Barok şiirinin gelişimine yönelik etkisi ise, bu dönem şiirindeki Türk karşıtı imgelerin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Bölgede düzyazı türünün ortaya çıkması seyahat yazımı ve esaret anlatılarına dayanır; söz konusu metinler, Türklere atfedilen vahşetinin lanetlenmesi ve dinî antipatiden kaynaklanan bir karmayı temsil etmektedir. Balkanlarda karanlık bir durgunluk dönemi olarak görülen (ve okul çocuklarına bu şekilde öğretilen) Osmanlı hâkimiyeti, aynı zamanda ulusal geçmişin ayrılmaz bir parçasını, tarihî bir mirası da ifade eder. Ne Slav ne de Balkan ülkesi olan Macaristan’da da, edebiyat, Osmanlı istila ve hâkimiyetinin güçlü etkilerini taşır.
Öte yandan, Osmanlı İmparatorluğu ile doğrudan teması sınırlı olan Çek Cumhuriyeti’nde, yaşayan bir tarihî gücün temsilinden çok, folklor düzeyinde yaygın olan mitolojik bir tür mirastan söz etmek daha doğru olur. Türk hâkimiyetinin kuzey sınırını oluşturması dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nu tarihî ve mitolojik perspektifleri karıştırarak algılayan Slovak edebiyatı ise, Orta Avrupa’daki Türk imgesinin daha karmaşık bir örneğini verir.
Diyebiliriz ki politik açıdan zayıf, ancak kendilerini Avrupalı olarak tanımlayan bu kültürlerin biçimlenmesinde, Türklerle, yani hem Batılı olmayan ve Müslüman, hem de egemen ve emperyalist bir “öteki” ile kurulan ilişkiler önemli rol oynamıştır.
Charles D. Sabatos (Ph.D., University of Michigan) hâlen Yeditepe Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır. Kendisinin ilgi ve çalışma alanları genel olarak karşılaştırmalı edebiyat ve dünya edebiyatı, özel olarak Orta ve Doğa Avrupa romanı üzerinde yoğunlaşmaktadır.