“Al kızım, bu, soyumuzun onurlu emaneti. Bana Asi dedemden kaldı, şimdi ben de sana veriyorum. Ona layık olabilmek için önce onurlu olmalısın, sonra insanlara ve doğaya sevgi ile yaklaşmalısın. Evet biliyorum, onurlu bir kızsın ve aynı zamanda akıllı bir kızsın. Ama bundan daha farklı bir şey için dedemin emanetini sana teslim ediyorum. Bazı insanlarda akıl vardır ama onur yoktur, bazılarında da onur vardır ama akıl yoktur, bazılarında ise hem akıl vardır hem de onur. Fakat bunlarla bitmiyor. Çünkü dünyanın en güçlü silahına sahip olmuyorlar bazen. Ama o güç sende fazlasıyla var ve seni diğer insanlardan ayıran da odur. O yüzden seni seçtim, geleceğe ışık tutacaksın, barbar ve medeniyetten uzak toplumlara insanlığı öğretmek için mücadele edeceksin.”
Mehmet Çallar, ilk romanı Mizgin’de, bir yadigârın izinde ailenin hayat öyküsünü konu alıyor.
İntikam, aşk, töre ve ihanet arasında geçen çalkantılı yaşam öyküsünde yaşananları okurken son satırlara nasıl geldiğinizi anlamayacaksınız!
“Al kızım, bu, soyumuzun onurlu emaneti. Bana Asi dedemden kaldı, şimdi ben de sana veriyorum. Ona layık olabilmek için önce onurlu olmalısın, sonra insanlara ve doğaya sevgi ile yaklaşmalısın. Evet biliyorum, onurlu bir kızsın ve aynı zamanda akıllı bir kızsın. Ama bundan daha farklı bir şey için dedemin emanetini sana teslim ediyorum. Bazı insanlarda akıl vardır ama onur yoktur, bazılarında da onur vardır ama akıl yoktur, bazılarında ise hem akıl vardır hem de onur. Fakat bunlarla bitmiyor. Çünkü dünyanın en güçlü silahına sahip olmuyorlar bazen. Ama o güç sende fazlasıyla var ve seni diğer insanlardan ayıran da odur. O yüzden seni seçtim, geleceğe ışık tutacaksın, barbar ve medeniyetten uzak toplumlara insanlığı öğretmek için mücadele edeceksin.”
Mehmet Çallar, ilk romanı Mizgin’de, bir yadigârın izinde ailenin hayat öyküsünü konu alıyor.
İntikam, aşk, töre ve ihanet arasında geçen çalkantılı yaşam öyküsünde yaşananları okurken son satırlara nasıl geldiğinizi anlamayacaksınız!