İslâm mezheplerinden biri olan İmâmiyye Şîası birçok hususta diğer İslâm mezheplerinden ayrılmaktadır. Zira imâmet düşüncesine bağlı olarak Kur’ân’ın mevsûkiyeti, Kur’ân’da zâhirî/ bâtınî anlam, takiyye, Ehl-i beyt kavramı, ric’at inancı, sahâbenin adalet vasfı vb. hususlara özgün yaklaşım sergilemiştir.
Bu kitap, İmâmiyye mezhebine mensup Muhammed Cevâd Muğniyye’nin (öl. 1979) et-Tefsîru’l-kâşif adlı eserim muhteva ve metot açısından ele almıştır. Genelde İslâm mezheplerini, özelde ise Ehl-i Sünnet ve Şîa’yı yakınlaştırmak amacıyla kurulan Takrîbu’l mezâhib kurumuna destek veren, farklı alanlarda kaleme aldığı eserlerinde Ehl-i Sünnet ve Şîa arasındaki ihtilafların çözümüne yönelik çabasıyla dikkat çeken Muğniyye, İmâmiyye’ye özgü bazı düşüncelere farklı bir yaklaşım sergilemekle diğer pek çok Şîî âlim ve düşünürden ayrılmıştır. O, imâmet anlayışının dinin zarûrâtından olmadığını savunmuş, Humeynî’nin (öl. 1989) velâyet-i fakîh teorisini açıkça reddetmiştir. İşte bu çalışmada Muğniyye’nin tefsirindeki metodunun yanı sıra İmâmiyye ile özdeşleşen konulara nasıl bir bakış açısı kazandırdığı, teoride savunduğu düşünceleri pratiğe dökmede ne derece başarılı olduğu araştırılmıştır.
İslâm mezheplerinden biri olan İmâmiyye Şîası birçok hususta diğer İslâm mezheplerinden ayrılmaktadır. Zira imâmet düşüncesine bağlı olarak Kur’ân’ın mevsûkiyeti, Kur’ân’da zâhirî/ bâtınî anlam, takiyye, Ehl-i beyt kavramı, ric’at inancı, sahâbenin adalet vasfı vb. hususlara özgün yaklaşım sergilemiştir.
Bu kitap, İmâmiyye mezhebine mensup Muhammed Cevâd Muğniyye’nin (öl. 1979) et-Tefsîru’l-kâşif adlı eserim muhteva ve metot açısından ele almıştır. Genelde İslâm mezheplerini, özelde ise Ehl-i Sünnet ve Şîa’yı yakınlaştırmak amacıyla kurulan Takrîbu’l mezâhib kurumuna destek veren, farklı alanlarda kaleme aldığı eserlerinde Ehl-i Sünnet ve Şîa arasındaki ihtilafların çözümüne yönelik çabasıyla dikkat çeken Muğniyye, İmâmiyye’ye özgü bazı düşüncelere farklı bir yaklaşım sergilemekle diğer pek çok Şîî âlim ve düşünürden ayrılmıştır. O, imâmet anlayışının dinin zarûrâtından olmadığını savunmuş, Humeynî’nin (öl. 1989) velâyet-i fakîh teorisini açıkça reddetmiştir. İşte bu çalışmada Muğniyye’nin tefsirindeki metodunun yanı sıra İmâmiyye ile özdeşleşen konulara nasıl bir bakış açısı kazandırdığı, teoride savunduğu düşünceleri pratiğe dökmede ne derece başarılı olduğu araştırılmıştır.