Kritik altyapılar, zarar görmesi ya da işlevsiz kalması durumunda ekonomik, ticari, siyasi, toplumsal hayatın normal akışında ciddi sorunlara yol açacak, toplumsal düzeni ve ulusal güvenliği sarsacak tesis ve sistem unsurlarıdır. Yüksek Güvenilirlik Kuruluşları tarafından getirilen ölçütler ve yapılan analizler sonucunda nükleer enerji santralleri tüm donanım ve eklentileri ile birlikte kritik altyapılar arasında yerini almıştır. Uluslararası antlaşmalar ve uluslararası düzenleyici kuruluşların getirdiği standartlar yoluyla, nükleer enerji santrallerinin kritik altyapı güvenliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Öneri niteliğindeki uluslararası araçların uygulanması ise nükleer güvenlik kültürünü geliştirerek esnek hukukun zamanla kodifiye edilmesine katkı sağlayacaktır. Uluslararası hukuk araçlarının hükümlerine aykırı davranıldığında, oluşabilecek nükleer felaketler nesillerce sürecek zararlara neden olabileceği için, devletlerin ve devlet dışı uluslararası örgütlerin, ilgili herkes tarafından ileri sürülebilecek hukuki sorumluluğu doğacaktır. Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı, insan hakları arasında tanımlandığı için, gerçek kişiler de nükleer hukuk uyuşmazlıklarında taraf ehliyetini haiz olabilecektir. Böylece uluslararası hukukun modern tanımındaki tüm özneler, nükleer güvenlik hukuku içerisinde temsil edilecektir. Devletlerin ve nükleer enerji santrali işletmecilerinin bu sebeple 3. kişilere verdikleri zararlar, yine uluslararası antlaşmalarla belirlenmiş sigorta fonlarının sınırları içinde SDR birimi esas alınarak tazmin edilebilecektir.
Kritik altyapılar, zarar görmesi ya da işlevsiz kalması durumunda ekonomik, ticari, siyasi, toplumsal hayatın normal akışında ciddi sorunlara yol açacak, toplumsal düzeni ve ulusal güvenliği sarsacak tesis ve sistem unsurlarıdır. Yüksek Güvenilirlik Kuruluşları tarafından getirilen ölçütler ve yapılan analizler sonucunda nükleer enerji santralleri tüm donanım ve eklentileri ile birlikte kritik altyapılar arasında yerini almıştır. Uluslararası antlaşmalar ve uluslararası düzenleyici kuruluşların getirdiği standartlar yoluyla, nükleer enerji santrallerinin kritik altyapı güvenliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Öneri niteliğindeki uluslararası araçların uygulanması ise nükleer güvenlik kültürünü geliştirerek esnek hukukun zamanla kodifiye edilmesine katkı sağlayacaktır. Uluslararası hukuk araçlarının hükümlerine aykırı davranıldığında, oluşabilecek nükleer felaketler nesillerce sürecek zararlara neden olabileceği için, devletlerin ve devlet dışı uluslararası örgütlerin, ilgili herkes tarafından ileri sürülebilecek hukuki sorumluluğu doğacaktır. Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı, insan hakları arasında tanımlandığı için, gerçek kişiler de nükleer hukuk uyuşmazlıklarında taraf ehliyetini haiz olabilecektir. Böylece uluslararası hukukun modern tanımındaki tüm özneler, nükleer güvenlik hukuku içerisinde temsil edilecektir. Devletlerin ve nükleer enerji santrali işletmecilerinin bu sebeple 3. kişilere verdikleri zararlar, yine uluslararası antlaşmalarla belirlenmiş sigorta fonlarının sınırları içinde SDR birimi esas alınarak tazmin edilebilecektir.