Platon “Devlet” adlı eserinde: “Devletler, doğar, büyür ve ölürler” demektedir. Devletler, kültürel yaşam biçimi izlerini de beraberlerinde taşırlar ve geleceğe aktarırlar. Toplumlar, bu aktarımı kendi kültür potalarında süzerek ayrıştırırlar. Sonuçta, kabul ederler ya da reddeder. İbn-i Haldun da değişimin, “Yaratanın, bütün varlıklar için koyduğu bir yasa” olduğunu ifade eder. Platon ve İbn-i Haldun’un fikirlerine katılmakla birlikte şunu da ifade etmeliyiz ki tarih sahnesinden silinmiş olan devletler her an
dengelerin başka bir boyut kazandığı dünyada, milletlerin ve medeniyetlerin geçirmiş oldukları gelişimin temelini oluşturmuş ve bu nedenle hafızalardan silinemeyecek izler bırakmışlardır. Bu milletlerin başında ise dünya medeniyet tarihine en derin izler bırakan Türkler gelmektedir.
Platon “Devlet” adlı eserinde: “Devletler, doğar, büyür ve ölürler” demektedir. Devletler, kültürel yaşam biçimi izlerini de beraberlerinde taşırlar ve geleceğe aktarırlar. Toplumlar, bu aktarımı kendi kültür potalarında süzerek ayrıştırırlar. Sonuçta, kabul ederler ya da reddeder. İbn-i Haldun da değişimin, “Yaratanın, bütün varlıklar için koyduğu bir yasa” olduğunu ifade eder. Platon ve İbn-i Haldun’un fikirlerine katılmakla birlikte şunu da ifade etmeliyiz ki tarih sahnesinden silinmiş olan devletler her an
dengelerin başka bir boyut kazandığı dünyada, milletlerin ve medeniyetlerin geçirmiş oldukları gelişimin temelini oluşturmuş ve bu nedenle hafızalardan silinemeyecek izler bırakmışlardır. Bu milletlerin başında ise dünya medeniyet tarihine en derin izler bırakan Türkler gelmektedir.