Birinci Dünya Savaşı’nda, özellikle de Çanakkale Cephesi olmak üzere Osmanlı cephelerinin neredeyse tamamının arka planında verdiği gizli mücadele ile belki de tüm savaşın en barışçıl ve ara bulucu figürlerinden olan Aubrey Herbert, cephede geçirdiği süreci ince bir detaycılık ile günlüğüne kaydetmiştir. Hem Doğu bilimci hem de dil uzmanı olması sebebiyle İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca gibi Batı dillerinin yanı sıra Osmanlı cephesinde tercümanına en çok ihtiyaç duyulan diller olan Türkçe, Yunanca, Arnavutça ve Arapça dillerini de bilmekte idi. Bu engin bilgi dağarcığı ve beraberindeki dostane tavırları, kendisini Osmanlı cephelerinde öne çıkarmış, savaş protokolü gereği düşmanı olan Türklerin dahi kendisini sevmesini ve benimsemesini sağlamıştır. Savaş boyunca yazdığı bu güncesinde başlıca Mons Muharebesi ile Fransa’da, Çanakkale Savaşı ile Türkiye’de ve Kût’ül-Amâre Kuşatması ile Irak’ta görev yapmış olan Herbert, tuttuğu bu güncesi içinde savaş yanlılığı yapmak yerine, asker makamı ile bulunduğu her bölgede gördüğü sefaleti ve dehşeti kayıt altına alarak, savaşın tüyler ürpertici iç yüzünü bizzat cepheden bildirip, okuyucunun da gözleri önüne serecek olan anekdotları ile oldukça içten bir yapıt yaratmıştır. İçinde henüz yarbay rütbesi ile görev yapmakta olan, genç bir Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadığı bir anıyı dahi barındıran bu tarihi günce, özellikle Birinci Dünya Savaşına ilgi duyan okuyucular için ideal bir seçim.
Birinci Dünya Savaşı’nda, özellikle de Çanakkale Cephesi olmak üzere Osmanlı cephelerinin neredeyse tamamının arka planında verdiği gizli mücadele ile belki de tüm savaşın en barışçıl ve ara bulucu figürlerinden olan Aubrey Herbert, cephede geçirdiği süreci ince bir detaycılık ile günlüğüne kaydetmiştir. Hem Doğu bilimci hem de dil uzmanı olması sebebiyle İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca gibi Batı dillerinin yanı sıra Osmanlı cephesinde tercümanına en çok ihtiyaç duyulan diller olan Türkçe, Yunanca, Arnavutça ve Arapça dillerini de bilmekte idi. Bu engin bilgi dağarcığı ve beraberindeki dostane tavırları, kendisini Osmanlı cephelerinde öne çıkarmış, savaş protokolü gereği düşmanı olan Türklerin dahi kendisini sevmesini ve benimsemesini sağlamıştır. Savaş boyunca yazdığı bu güncesinde başlıca Mons Muharebesi ile Fransa’da, Çanakkale Savaşı ile Türkiye’de ve Kût’ül-Amâre Kuşatması ile Irak’ta görev yapmış olan Herbert, tuttuğu bu güncesi içinde savaş yanlılığı yapmak yerine, asker makamı ile bulunduğu her bölgede gördüğü sefaleti ve dehşeti kayıt altına alarak, savaşın tüyler ürpertici iç yüzünü bizzat cepheden bildirip, okuyucunun da gözleri önüne serecek olan anekdotları ile oldukça içten bir yapıt yaratmıştır. İçinde henüz yarbay rütbesi ile görev yapmakta olan, genç bir Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadığı bir anıyı dahi barındıran bu tarihi günce, özellikle Birinci Dünya Savaşına ilgi duyan okuyucular için ideal bir seçim.