Cengiz Tanç (1933-1997), geliştirdiği kendine özgü soyut yazı tarzı ile yenilikçi müziğin kapılarını açan sayılı bestecimizden biridir. Bu anlamda bir öncü, bir uçbeyi olduğu söylenebilir.
Cumhuriyet dönemi müzik tarihimizde yaptığı hizmetler ve besteleriyle önemli bir yeri olmasına karşın, erken ölümünden sonra yapıtları ve kendisinin unutulmaya yüz tutması üzücüdür.
Tanç'ın yaşam öyküsü, 2. Dünya Harbi öncesi Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal durumuna, eğitim yaşamına, 1936'da kurulan ilk konservatuvarın eğitim ve sosyal ortamına da ışık tutmaktadır.
Muammer Sun ve İlhan Baran'la birlikte Adnan Saygun'un mezun ettiği ilk üç öğrenciden biri olan Tanç'ın, konservatuvarda, TRT'de, operada görevli olduğu dönemde yaşadıkları, 12 Mart'ta başına gelenler, Devlet Sanatçılığı konusunda koyduğu tavır, yurt dışında elde ettiği başarılar, Türk kültürü ve müziği hakkındaki görüşleri, bilinen ve bilinmeyen tüm yapıtları, hakkındaki anlatı ve değerlendirmeler, bu kitabın içeriğini oluşturmaktadır.
Cengiz Tanç (1933-1997), geliştirdiği kendine özgü soyut yazı tarzı ile yenilikçi müziğin kapılarını açan sayılı bestecimizden biridir. Bu anlamda bir öncü, bir uçbeyi olduğu söylenebilir.
Cumhuriyet dönemi müzik tarihimizde yaptığı hizmetler ve besteleriyle önemli bir yeri olmasına karşın, erken ölümünden sonra yapıtları ve kendisinin unutulmaya yüz tutması üzücüdür.
Tanç'ın yaşam öyküsü, 2. Dünya Harbi öncesi Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal durumuna, eğitim yaşamına, 1936'da kurulan ilk konservatuvarın eğitim ve sosyal ortamına da ışık tutmaktadır.
Muammer Sun ve İlhan Baran'la birlikte Adnan Saygun'un mezun ettiği ilk üç öğrenciden biri olan Tanç'ın, konservatuvarda, TRT'de, operada görevli olduğu dönemde yaşadıkları, 12 Mart'ta başına gelenler, Devlet Sanatçılığı konusunda koyduğu tavır, yurt dışında elde ettiği başarılar, Türk kültürü ve müziği hakkındaki görüşleri, bilinen ve bilinmeyen tüm yapıtları, hakkındaki anlatı ve değerlendirmeler, bu kitabın içeriğini oluşturmaktadır.