“Kur’ân’da, otuz âyetlik muazzam bir sûre vardır. Bu sûre, onu okuyan kimse Allah tarafından bağışlanana kadar ona şefaatçi olur. Bu sûre, Tebârekellezî bi yedihi’l-mülk’tür.” Resûlullah (s.a.v.) “Kur’ân’ın pek çok mânâyı ihtivâ ettiğini görmedikçe, gerçek mânâda derin kavrayıştan (fıkh) nasiplenmiş olamazsın!”
Ebu’d-Derdâ (r.a.) Elinizdeki eser, Yüce Kur’ân’ın mânâ derinliğindeki çok katmanlılığa dikkat çekerek, konu edindiği Mülk sûresini farklı bir tasnifle, tefsir, te’vil ve işâret boyutlarıyla açıklayıp yorumluyor. İşârî tefsir sahasındaki çalışmalarıyla aşina olduğumuz yazar, kitabında takip ettiği yöntemi şöyle izah ediyor:
“Öncelikle ‘Tefsir’ başlığı altında, Kur’ân’ın nüzûl ortamında bu âyetlerin ne mânâ ifade ettiğini ve ilk muhataplar tarafından nasıl anlaşıldığını ya da anlaşılmış olabileceğini tespit etmeye çalıştık. Daha sonra ‘Te’vil’ başlığı altında, kelâmî ve felsefî birikimin neticesinde zamanla ortaya çıkan bazı tartışma ve yorumları zikrettik. Bununla, nesnel anlam ile öznel anlamın, bir başka ifadeyle ilk muhatapların anladıkları mânâ ile sonraki muhatapların anladıkları mânâların birbirine karışmamasını amaçladık. Son olarak da tefsir literatürünü zenginleştiren, ona mistik ve estetik bir boyut katan sûfîlerin Kur’ân yorumlarını ‘İşâret’ başlığı altında ele aldık.”
“Kur’ân’da, otuz âyetlik muazzam bir sûre vardır. Bu sûre, onu okuyan kimse Allah tarafından bağışlanana kadar ona şefaatçi olur. Bu sûre, Tebârekellezî bi yedihi’l-mülk’tür.” Resûlullah (s.a.v.) “Kur’ân’ın pek çok mânâyı ihtivâ ettiğini görmedikçe, gerçek mânâda derin kavrayıştan (fıkh) nasiplenmiş olamazsın!”
Ebu’d-Derdâ (r.a.) Elinizdeki eser, Yüce Kur’ân’ın mânâ derinliğindeki çok katmanlılığa dikkat çekerek, konu edindiği Mülk sûresini farklı bir tasnifle, tefsir, te’vil ve işâret boyutlarıyla açıklayıp yorumluyor. İşârî tefsir sahasındaki çalışmalarıyla aşina olduğumuz yazar, kitabında takip ettiği yöntemi şöyle izah ediyor:
“Öncelikle ‘Tefsir’ başlığı altında, Kur’ân’ın nüzûl ortamında bu âyetlerin ne mânâ ifade ettiğini ve ilk muhataplar tarafından nasıl anlaşıldığını ya da anlaşılmış olabileceğini tespit etmeye çalıştık. Daha sonra ‘Te’vil’ başlığı altında, kelâmî ve felsefî birikimin neticesinde zamanla ortaya çıkan bazı tartışma ve yorumları zikrettik. Bununla, nesnel anlam ile öznel anlamın, bir başka ifadeyle ilk muhatapların anladıkları mânâ ile sonraki muhatapların anladıkları mânâların birbirine karışmamasını amaçladık. Son olarak da tefsir literatürünü zenginleştiren, ona mistik ve estetik bir boyut katan sûfîlerin Kur’ân yorumlarını ‘İşâret’ başlığı altında ele aldık.”