“Kalkıp gitme fikrinin beynimin merkezine çöreklenmesinde pek çok etmen etkili olmuştu, sanıyorum. Her şeyden önce, burada sıkışmış, sığamama koşuluna yapışmıştım. Yakın ve uzak çevremdeki bütün değer yargılarıyla başım dertteydi; çağrıldığım, davet edildiğim gelecek projesinin basmakalıp kentli çerçevesi beni dayanılmaz boyutlarda sıkıştırıyordu. Bir ‘dünya’nın, bunun değil de bir başkasının beni beklediğine inanıyordum. Nasıl gidilebilirdi, kestiremiyordum açıkçası, hiç kimsenin destek vermeyeceği bir karar nasıl uygulamaya geçirilebilirdi? 1972 yılının Eylül ayında, karşıma çıkabilecek her engeli savuşturacak bir güç, eğilip bükülmeyecek bir kararlılık içinde yüzmeye başladığımı anımsıyorum: Yapabileceğim tek şey kalmıştı, bana çizilen yaşam güzergahının garanti kâğıdını, başı sonu belli kontratı yırtmak, belirsizliğinden çekinmeden, öteki yolu seçmek: Zenon, soyut kılavuzum olacaktı.”
- Enis Batur
“Kalkıp gitme fikrinin beynimin merkezine çöreklenmesinde pek çok etmen etkili olmuştu, sanıyorum. Her şeyden önce, burada sıkışmış, sığamama koşuluna yapışmıştım. Yakın ve uzak çevremdeki bütün değer yargılarıyla başım dertteydi; çağrıldığım, davet edildiğim gelecek projesinin basmakalıp kentli çerçevesi beni dayanılmaz boyutlarda sıkıştırıyordu. Bir ‘dünya’nın, bunun değil de bir başkasının beni beklediğine inanıyordum. Nasıl gidilebilirdi, kestiremiyordum açıkçası, hiç kimsenin destek vermeyeceği bir karar nasıl uygulamaya geçirilebilirdi? 1972 yılının Eylül ayında, karşıma çıkabilecek her engeli savuşturacak bir güç, eğilip bükülmeyecek bir kararlılık içinde yüzmeye başladığımı anımsıyorum: Yapabileceğim tek şey kalmıştı, bana çizilen yaşam güzergahının garanti kâğıdını, başı sonu belli kontratı yırtmak, belirsizliğinden çekinmeden, öteki yolu seçmek: Zenon, soyut kılavuzum olacaktı.”
- Enis Batur