Çizgileriyle, yazdıklarıyla, söyledikleriyle, duruşuyla çağının sanatkârane tanığı Hasan Aycın, Müşahedat Hayata Merhaba ile okuru kendi büyük yolculuğunun da tanığı kılıyor.
İğde kokularıyla kumru seslerinin kardeş olduğu Aslantepecik’e, Dedekıran yollarına, Emire tarlalarına, ölümün kutlu bir konuk gibi beklendiği; temelleri taş, duvarları kerpiç, kireç badanalı evlere doğru... Geçmiş zamanın penceresinden Aycın’a doğru el sallayan ulu kalpli, erdemli insanlar ise zamanın, mekânın, yaşamın, savaşın, ölümün, inancın ve bir hikâyenin nasıl yaşanabileceğini en az çizgileri kadar hünerli bir edayla gösteriyor.
Çizgileriyle, yazdıklarıyla, söyledikleriyle, duruşuyla çağının sanatkârane tanığı Hasan Aycın, Müşahedat Hayata Merhaba ile okuru kendi büyük yolculuğunun da tanığı kılıyor.
İğde kokularıyla kumru seslerinin kardeş olduğu Aslantepecik’e, Dedekıran yollarına, Emire tarlalarına, ölümün kutlu bir konuk gibi beklendiği; temelleri taş, duvarları kerpiç, kireç badanalı evlere doğru... Geçmiş zamanın penceresinden Aycın’a doğru el sallayan ulu kalpli, erdemli insanlar ise zamanın, mekânın, yaşamın, savaşın, ölümün, inancın ve bir hikâyenin nasıl yaşanabileceğini en az çizgileri kadar hünerli bir edayla gösteriyor.