Mutluluk, Osho’nun çok satan Yeni Bir Yaşam Tarzı İçin İçgörüler serisinin on ikinci kitabı ve 2017’den bu yana serinin ilk yeni kitabıdır.
Bu eserde Osho her zamankinden daha güçlü bir şekilde geri dönüyor ve zamanın sorunlarını ele alıyor. Değişimin getirdiği kaosun hüküm sürdüğü bir dönemde dengemizi korumaya çalışırken, çoğu zaman artık dayanacak gücümüz kalmamış gibi hissediyoruz. Küresel bir salgını atlattık, hastalık ve ölümle yüzleştik, toplumsal soyutlanmaya sürüklendik, ekonomik belirsizlikler yaşadık ve “Bana, hayatıma, mutluluğuma ne olacak?” gibi sorular sorduk. Tüm insan kalpleri aynıdır ve nihai arzuları da aynıdır: mutluluk. Herkes mükemmel ve saf mutluluk ister, çünkü ancak o zaman bu korku ve güvensizlik hissi sona erecektir.
Osho doğrudan meselenin özüne iniyor: “Maddi şeylerle mi mutlu oluyorsun yoksa bilincini mi geliştirmek istiyorsun bilmek isterim. Sadece dış dünyadan doyum sağlayan kişi temelde daima mutsuz olacaktır. Bu tür bir yaşam sadece rahatlığa (kolaylığa) hitap eder. Rahatlık yalnızca sıkıntıların yokluğu demektir, oysa gerçek tatmin mutluluğun elde edilmesinden gelir. Sürekli olarak hazzı mutlulukla karıştırıyoruz. Haz yalnızca bir gölge, mutluluğun yalnızca bir yansımasıdır. Oysa çoğu insan hayatın bu mutluluk hayaletinden ibaret olduğu yanılsaması içinde yaşıyor.”
Mutluluğa erişmek ancak özgün benliğinizle karşılaşma korkusuyla yüzleşmekle, kendinizi olduğunuz gibi kabul etme riskini almakla mümkündür. Osho’nun dediği gibi, kendi başınıza durmak ve şu sözleri ilan etmek cesaret ister: “Ben kendimden başka hiç kimse olmayacağım. İyi ya da kötü, kabul edilebilir ya da edilemez, prestijli ya da prestijsiz, kesin olan bir şey var ki o da sadece kendim olabilirim, başka hiç kimse olamam!” Bu duruş, yaşama karşı devrimci bir yaklaşım gerektirir. Yaşamın sefalet kısır döngüsünden kurtulmak isteyen her bireyin ihtiyaç duyduğu dayanak işte budur.
Mutluluk, Osho’nun çok satan Yeni Bir Yaşam Tarzı İçin İçgörüler serisinin on ikinci kitabı ve 2017’den bu yana serinin ilk yeni kitabıdır.
Bu eserde Osho her zamankinden daha güçlü bir şekilde geri dönüyor ve zamanın sorunlarını ele alıyor. Değişimin getirdiği kaosun hüküm sürdüğü bir dönemde dengemizi korumaya çalışırken, çoğu zaman artık dayanacak gücümüz kalmamış gibi hissediyoruz. Küresel bir salgını atlattık, hastalık ve ölümle yüzleştik, toplumsal soyutlanmaya sürüklendik, ekonomik belirsizlikler yaşadık ve “Bana, hayatıma, mutluluğuma ne olacak?” gibi sorular sorduk. Tüm insan kalpleri aynıdır ve nihai arzuları da aynıdır: mutluluk. Herkes mükemmel ve saf mutluluk ister, çünkü ancak o zaman bu korku ve güvensizlik hissi sona erecektir.
Osho doğrudan meselenin özüne iniyor: “Maddi şeylerle mi mutlu oluyorsun yoksa bilincini mi geliştirmek istiyorsun bilmek isterim. Sadece dış dünyadan doyum sağlayan kişi temelde daima mutsuz olacaktır. Bu tür bir yaşam sadece rahatlığa (kolaylığa) hitap eder. Rahatlık yalnızca sıkıntıların yokluğu demektir, oysa gerçek tatmin mutluluğun elde edilmesinden gelir. Sürekli olarak hazzı mutlulukla karıştırıyoruz. Haz yalnızca bir gölge, mutluluğun yalnızca bir yansımasıdır. Oysa çoğu insan hayatın bu mutluluk hayaletinden ibaret olduğu yanılsaması içinde yaşıyor.”
Mutluluğa erişmek ancak özgün benliğinizle karşılaşma korkusuyla yüzleşmekle, kendinizi olduğunuz gibi kabul etme riskini almakla mümkündür. Osho’nun dediği gibi, kendi başınıza durmak ve şu sözleri ilan etmek cesaret ister: “Ben kendimden başka hiç kimse olmayacağım. İyi ya da kötü, kabul edilebilir ya da edilemez, prestijli ya da prestijsiz, kesin olan bir şey var ki o da sadece kendim olabilirim, başka hiç kimse olamam!” Bu duruş, yaşama karşı devrimci bir yaklaşım gerektirir. Yaşamın sefalet kısır döngüsünden kurtulmak isteyen her bireyin ihtiyaç duyduğu dayanak işte budur.