İslam dünyasındaki nahoş manzara, sorunların fıkhi uygulama ve bunlardan doğan problemlerden öte Allah ve vahiy tasavvuru gibi daha temel konularda yeniden düşünmenin ciddiyetini ortaya koyar niteliktedir. Nitekim dinî anlayışların uluhiyet ve vahiy tasavvurlarıyla şekillendiği ve yaşanan problemlere çözüm bulma arayışının da ancak bu çerçevede anlam kazanabileceği artık daha sık dile getirilmektedir. İşte elinizdeki kitap, son yıllarda vahiy hakkındaki tasavvurlarıyla gündem oluşturan Abdülkerim SÜRÛŞ'UN, konuyla ilgili kaleme aldığı altı makalenin tercümesini içermektedir. “Nebevî Rüyaların Ravisi Hz. Muhammed” başlıklı bu makaleler dizisinde Sürûş, Hz. Peygamber'in gördüğü mukaddes rüyaların habercisi olduğunu söyleyerek şu ana kadar dile getirilenlerden farklı bir iddiada bulunmaktadır. Zira şeri hükümler dahil olmak üzere tüm Kur'an'ın, işitsel (sözel) olarak değil de görsel (basarî) yolla Hz. Muhammed'e sunulduğunu bu nedenle tefsir değil de tabir edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Böylece yeni bir tartışmaya daha kapılarını aralamış olan Sürûş'un bu görüşüne özellikle ülkesinde ciddi ölçüde eleştiriler yöneltilmiştir. Bu nedenle tercüme edilen makaleler ikiye ayrılarak ilk kitap Sürûş'un, ikinci kitap ise eleştirmenlerin yazılarına ayrılmıştır.
İslam dünyasındaki nahoş manzara, sorunların fıkhi uygulama ve bunlardan doğan problemlerden öte Allah ve vahiy tasavvuru gibi daha temel konularda yeniden düşünmenin ciddiyetini ortaya koyar niteliktedir. Nitekim dinî anlayışların uluhiyet ve vahiy tasavvurlarıyla şekillendiği ve yaşanan problemlere çözüm bulma arayışının da ancak bu çerçevede anlam kazanabileceği artık daha sık dile getirilmektedir. İşte elinizdeki kitap, son yıllarda vahiy hakkındaki tasavvurlarıyla gündem oluşturan Abdülkerim SÜRÛŞ'UN, konuyla ilgili kaleme aldığı altı makalenin tercümesini içermektedir. “Nebevî Rüyaların Ravisi Hz. Muhammed” başlıklı bu makaleler dizisinde Sürûş, Hz. Peygamber'in gördüğü mukaddes rüyaların habercisi olduğunu söyleyerek şu ana kadar dile getirilenlerden farklı bir iddiada bulunmaktadır. Zira şeri hükümler dahil olmak üzere tüm Kur'an'ın, işitsel (sözel) olarak değil de görsel (basarî) yolla Hz. Muhammed'e sunulduğunu bu nedenle tefsir değil de tabir edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Böylece yeni bir tartışmaya daha kapılarını aralamış olan Sürûş'un bu görüşüne özellikle ülkesinde ciddi ölçüde eleştiriler yöneltilmiştir. Bu nedenle tercüme edilen makaleler ikiye ayrılarak ilk kitap Sürûş'un, ikinci kitap ise eleştirmenlerin yazılarına ayrılmıştır.