Türk romanının “kurucu” isimlerinden Halid Ziya Uşaklıgil’in kitap olarak yayımlanan ilk romanıdır Nemide. Aynı zamanda, Uşaklıgil’in Sefile, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı adlı romanlarıyla birlikte “İzmir dönemi” ürünlerindendir. Bu yönüyle ustalık dönemi eserlerine –bilhassa yarattığı karakterler açısından– ışık tutan romanda bir aşk üçgeni anlatılır. Nemide, amcasının oğlu Nail’e tutkundur, ancak Nail, Nahit’e gönlünü kaptıracaktır. Verem hastası Nemide sevdiği iki insanın mutluluğu için fedakârca kaderine razı olur… Nemide, bir büyük ustanın yazarlıktaki gelişimini göstermesi açısından dikkate değer bir eser.
“Genç kız birtakım acı fikirlere dalmıştı. Kimsesizliğini, yuvasızlığını düşünüyordu. Kader bu zavallı kıza ne bahşetmişti? Mezarda bir ana ile anasından başka bir kadının muhabbetinde kendisini ihmal eden bir baba değil mi? Hayat onun için neydi? Orada, gözlerinin önünde sema köşesi gibi boş bir uçurum, istikbali karşısındaki koru gibi karanlık değil mi? Şimdiye kadar ne görmüştü? Hiç! Ne görecek? Hiç! Hiçten mürekkep bir mazi! Hiçten ibaret bir istikbal!”
Türk romanının “kurucu” isimlerinden Halid Ziya Uşaklıgil’in kitap olarak yayımlanan ilk romanıdır Nemide. Aynı zamanda, Uşaklıgil’in Sefile, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı adlı romanlarıyla birlikte “İzmir dönemi” ürünlerindendir. Bu yönüyle ustalık dönemi eserlerine –bilhassa yarattığı karakterler açısından– ışık tutan romanda bir aşk üçgeni anlatılır. Nemide, amcasının oğlu Nail’e tutkundur, ancak Nail, Nahit’e gönlünü kaptıracaktır. Verem hastası Nemide sevdiği iki insanın mutluluğu için fedakârca kaderine razı olur… Nemide, bir büyük ustanın yazarlıktaki gelişimini göstermesi açısından dikkate değer bir eser.
“Genç kız birtakım acı fikirlere dalmıştı. Kimsesizliğini, yuvasızlığını düşünüyordu. Kader bu zavallı kıza ne bahşetmişti? Mezarda bir ana ile anasından başka bir kadının muhabbetinde kendisini ihmal eden bir baba değil mi? Hayat onun için neydi? Orada, gözlerinin önünde sema köşesi gibi boş bir uçurum, istikbali karşısındaki koru gibi karanlık değil mi? Şimdiye kadar ne görmüştü? Hiç! Ne görecek? Hiç! Hiçten mürekkep bir mazi! Hiçten ibaret bir istikbal!”