“Ne daha gerçek olabilirdi ki... 20 yaşında, gülümsediğinde gözlerinde çiçekler açan, pamuktan kalbiyle mutluluğu ve sevgiyi arayan, kemanına, hastalarına ve bana, evet, merhameti, koşulsuz sevmeyi yıllarca önce unutmuş bana âşık bir genç kızın dünyama geldiği gibi narin, sessiz sedasız, kısacık ömürlü nadide bir kelebek gibi dünyamı güzelleştirdikten sonra usulca gitmesinden...“
Yıllar geçti üzerinden... Genç adam yıllar boyunca yaşadıklarının bir anını bile unutmadı. Genç bir kızın yalnızca kadınlara özgü derin bir yalnızlıkla sevgiyi ve mutluluğu arayışını, bunun için yaşadığı masum çırpınışları görememişti. Şimdi ise tüm yaşananlar uzaklarda kalan acı dolu bir hatıra gibi. Geldi, arkasında koskoca bir boşluk bıraktı ve geçip gitti. Çok garip, bu boşluk hep içerilerde bir yerlerde duruyor ve hiçbir şey dolduramıyor onu. İşyerinde çalışırken, evde veya dışarıda dostlarla birlikteyken, çok derinlerdeki bir parça her Şeyden ayrı... Sürekli içinizde çalan, sizden başka kimsenin duymadığı bir müzik gibi...
Evdeki herkes gidip yatağınıza uzandığınızda ve bütün sesler kesildiğinde ruhunuzda o garip, berrak ama güçlü müzik duyuluyor sadece. Çok iyi tanıdığınız, varlığına iyice alıştığınız, ruhunuzu okşayan bir melodi.
Vicdanın pırıltılı, ince, yumuşacık fakat o çok güçlü melodisi...
“Ne daha gerçek olabilirdi ki... 20 yaşında, gülümsediğinde gözlerinde çiçekler açan, pamuktan kalbiyle mutluluğu ve sevgiyi arayan, kemanına, hastalarına ve bana, evet, merhameti, koşulsuz sevmeyi yıllarca önce unutmuş bana âşık bir genç kızın dünyama geldiği gibi narin, sessiz sedasız, kısacık ömürlü nadide bir kelebek gibi dünyamı güzelleştirdikten sonra usulca gitmesinden...“
Yıllar geçti üzerinden... Genç adam yıllar boyunca yaşadıklarının bir anını bile unutmadı. Genç bir kızın yalnızca kadınlara özgü derin bir yalnızlıkla sevgiyi ve mutluluğu arayışını, bunun için yaşadığı masum çırpınışları görememişti. Şimdi ise tüm yaşananlar uzaklarda kalan acı dolu bir hatıra gibi. Geldi, arkasında koskoca bir boşluk bıraktı ve geçip gitti. Çok garip, bu boşluk hep içerilerde bir yerlerde duruyor ve hiçbir şey dolduramıyor onu. İşyerinde çalışırken, evde veya dışarıda dostlarla birlikteyken, çok derinlerdeki bir parça her Şeyden ayrı... Sürekli içinizde çalan, sizden başka kimsenin duymadığı bir müzik gibi...
Evdeki herkes gidip yatağınıza uzandığınızda ve bütün sesler kesildiğinde ruhunuzda o garip, berrak ama güçlü müzik duyuluyor sadece. Çok iyi tanıdığınız, varlığına iyice alıştığınız, ruhunuzu okşayan bir melodi.
Vicdanın pırıltılı, ince, yumuşacık fakat o çok güçlü melodisi...