Batı metafiziğini kendine eleştiri konusu yapan ve üzerine konuşulup sıkça yorumlar yapılan Friedrich W. Nietzsche kendinden önceki filozoflardan farklı bir tarzda düşünerek metafizik, din, hakikat ve kültür ile ilgili konularla araştırma yapıp ilgilenen bireyler için oldukça ilginç gelmektedir. Nietzsche Avrupa kültürünün temelini, Grek kültürüne bağlamakta ve Apollon ve Dionysos öğelerine vurgu yaparak bu mirasın geleneksel batı metafiziğiyle beraber bozulduğunu ve her alana Decadence kavramının yerleşmesiyle beraber nihilizmin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapar. Bu yüzden ahlak, din ve kültürel alanlarda büyük boşluklar doğar ve Avrupa insanı anlam duygusundan yoksun kalarak bu alanı doyurup anlamlandıramaz hale gelir. İşte Nietzsche’nin önemi de buradadır. O bütün boşlukları doldurmaya çalışmak yerine tüm düzeni yıkıp yeni değerler yaratmanın peşine düşer ve temel amacı insanı yine antik çağdaki hakettiği değerine kavuşturmaktır. Değişen değerlerle beraber kültür dünyasında oluşan çöküntü hakikati de anlamsız hale getirir. Tüm değerleri yeniden değerlendirerek boşlukları anlamlandırmaya çalışır ve kendini bir hakikat arayışına yöneltir ve eserlerinde de bize bunu sunmaya çalışır. Nietzsche’nin en sıkıntılı yönlerinden birisi de budur. Eserlerinde üslup problemi başlı başına üzerinde durulması gereken bir husustur. O yazılarında ironik tarzın yanında eğretileme ve çeşitli imalar ve göndermeler içeren zengin bir anlatımı tercih eder. Aforizmik üslubun hakim olduğu yazılarında diğer filozofların ki gibi sistemli bir metnin görülmemesi Nietzsche’nin metinleriyle yüzleşen okur için daima sorunlu ve yanlış anlaşılmalara neden olur. Bu yüzden Nietzsche yorumlarında Nietzsche’nin düşüncesine uyum ve sadikiyet çoğu kez problemlidir. Bu ise filozofun anlaşılmasını zorlaştırır ve kendisi hakkında yanlış yorumlanmasına yol açar.
Batı metafiziğini kendine eleştiri konusu yapan ve üzerine konuşulup sıkça yorumlar yapılan Friedrich W. Nietzsche kendinden önceki filozoflardan farklı bir tarzda düşünerek metafizik, din, hakikat ve kültür ile ilgili konularla araştırma yapıp ilgilenen bireyler için oldukça ilginç gelmektedir. Nietzsche Avrupa kültürünün temelini, Grek kültürüne bağlamakta ve Apollon ve Dionysos öğelerine vurgu yaparak bu mirasın geleneksel batı metafiziğiyle beraber bozulduğunu ve her alana Decadence kavramının yerleşmesiyle beraber nihilizmin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapar. Bu yüzden ahlak, din ve kültürel alanlarda büyük boşluklar doğar ve Avrupa insanı anlam duygusundan yoksun kalarak bu alanı doyurup anlamlandıramaz hale gelir. İşte Nietzsche’nin önemi de buradadır. O bütün boşlukları doldurmaya çalışmak yerine tüm düzeni yıkıp yeni değerler yaratmanın peşine düşer ve temel amacı insanı yine antik çağdaki hakettiği değerine kavuşturmaktır. Değişen değerlerle beraber kültür dünyasında oluşan çöküntü hakikati de anlamsız hale getirir. Tüm değerleri yeniden değerlendirerek boşlukları anlamlandırmaya çalışır ve kendini bir hakikat arayışına yöneltir ve eserlerinde de bize bunu sunmaya çalışır. Nietzsche’nin en sıkıntılı yönlerinden birisi de budur. Eserlerinde üslup problemi başlı başına üzerinde durulması gereken bir husustur. O yazılarında ironik tarzın yanında eğretileme ve çeşitli imalar ve göndermeler içeren zengin bir anlatımı tercih eder. Aforizmik üslubun hakim olduğu yazılarında diğer filozofların ki gibi sistemli bir metnin görülmemesi Nietzsche’nin metinleriyle yüzleşen okur için daima sorunlu ve yanlış anlaşılmalara neden olur. Bu yüzden Nietzsche yorumlarında Nietzsche’nin düşüncesine uyum ve sadikiyet çoğu kez problemlidir. Bu ise filozofun anlaşılmasını zorlaştırır ve kendisi hakkında yanlış yorumlanmasına yol açar.