“Kişi, ışığını karartmayı da bilmelidir, böceklerden ve hayranlardan kurtulmak için.”
NIETZSCHE İLE AKŞAM YEMEĞİ bir davet! Felsefeye yeni başlayanlara, başlayacak olanlara, derinleşmeye ihtiyaç duyanlara sunulan bir bulmaca. Sokrates, “Felsefeyi sokağa indirmeli” diyordu. Bu kitap, felsefeyi özenle hazırlanmış bir yemek masasına indiriyor. Onlarca yıl sonra uyanan çılgın bir filozofu, kurgusal bir karakter olan Profesör ile konuşturuyor, tartıştırıyor.
Yazar Dağhan Dönmez yaşamın ve insanın köklerine nüfuz eden samimi bir sohbetin tanığı haline getirerek sizi muhayyel bir yemeğin konuğu kılıyor. Mutluluk, yalnızlık, güç istenci, oyun, haz, narsisizm, eşitlik, transhümanizm gibi kavramların yanı sıra, şarap tüketimi, yemek alışkanlıkları ve iklim meselesi de sohbetin ana başlıkları oluyor.
Aporia, felsefede konuşmacının konunun akışından saparak yolunu yitirdiğini, doğaçlama yaparak konuşmayı sürdürdüğünü ifade eden bir kavramdır. NIETZSCHE İLE AKŞAM YEMEĞİ, sohbetin kendiliğindenliğinin etkisiyle yolun kaybolduğu, kayboldukça yeni yolların belirdiği bir anlatım.
“Kişi, ışığını karartmayı da bilmelidir, böceklerden ve hayranlardan kurtulmak için.”
NIETZSCHE İLE AKŞAM YEMEĞİ bir davet! Felsefeye yeni başlayanlara, başlayacak olanlara, derinleşmeye ihtiyaç duyanlara sunulan bir bulmaca. Sokrates, “Felsefeyi sokağa indirmeli” diyordu. Bu kitap, felsefeyi özenle hazırlanmış bir yemek masasına indiriyor. Onlarca yıl sonra uyanan çılgın bir filozofu, kurgusal bir karakter olan Profesör ile konuşturuyor, tartıştırıyor.
Yazar Dağhan Dönmez yaşamın ve insanın köklerine nüfuz eden samimi bir sohbetin tanığı haline getirerek sizi muhayyel bir yemeğin konuğu kılıyor. Mutluluk, yalnızlık, güç istenci, oyun, haz, narsisizm, eşitlik, transhümanizm gibi kavramların yanı sıra, şarap tüketimi, yemek alışkanlıkları ve iklim meselesi de sohbetin ana başlıkları oluyor.
Aporia, felsefede konuşmacının konunun akışından saparak yolunu yitirdiğini, doğaçlama yaparak konuşmayı sürdürdüğünü ifade eden bir kavramdır. NIETZSCHE İLE AKŞAM YEMEĞİ, sohbetin kendiliğindenliğinin etkisiyle yolun kaybolduğu, kayboldukça yeni yolların belirdiği bir anlatım.