Anadolu, resmi tarih yazımlarına göre 1050’li yıllardan sonra Türklerin akınlarına şahit olmaktadır. Öncesinde Türkistan, Doğu Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika’da devletler kuran atalarımız Sultan Alp Aslan ile Anadolu’yu vatan yapmıştır denilmektedir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre Anadolu’nun tamamında binlerce yıl öncesinden atalarımızın bıraktıkları izlerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Kurgusunu yaptığımız romanımızda da bu tezden yola çıkarak geri döndük diyoruz. Oğuz Kağan’ın günümüz Antakya civarlarında geçici başkentini kurmuş olduğu tahmin edilmektedir. Öyleyse yeni gelmedik. Atalarımızın yurduna dönüş yaptık diyebiliriz.
Romanda kronolojiden ayrılmamak şartıyla yaptığımız mikrotarih kurgularda kimi zaman duygusal kimi zaman belgesel tarzı anlatımlarla yaşanmışlıkları hayal dünyanıza sunmaya gayret ettik.
Malazgirt Savaşı gibi dünyanın en büyük meydan muharebesini tek taraftan değil iki ordunun adımlarıyla birlikte anlatmaya çalıştık. Romanos Diogenes’in hikâyesine dikkat çektik. Balkanlardaki Türk varlığının, Bizans Devleti üzerindeki baskısı ve paralı asker olarak hizmetleri araştırıldıkça tarihimizin ve Avrupa tarihinin karanlıkta kalan sayfaları ortaya çıkacaktır.
Nikonya (Çorum) fethinde, Dânişmendnâme’nin 14. bölümündeki anlatımına sadık kalmaya çalışarak kahramanlarımızı yerleştirdik. Çorum adına bir bakış açısı oluşturmaya çalıştık. Bizans dönemindeki yerleşim yerlerinin isimlerini günümüzdeki haliyle kullanmaya gayret ettik. Ancak son bölümde Bizans döneminde kullanılan adlarını belirttik.
An’ı anlamak ve yetkince yaşamak için geçmiş ile günümüz arasında köprü oluşturarak geleceğimizi kuracak gençlerin bilinçlerine yeni bir pencere açmak umuduyla…
Anadolu, resmi tarih yazımlarına göre 1050’li yıllardan sonra Türklerin akınlarına şahit olmaktadır. Öncesinde Türkistan, Doğu Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika’da devletler kuran atalarımız Sultan Alp Aslan ile Anadolu’yu vatan yapmıştır denilmektedir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre Anadolu’nun tamamında binlerce yıl öncesinden atalarımızın bıraktıkları izlerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Kurgusunu yaptığımız romanımızda da bu tezden yola çıkarak geri döndük diyoruz. Oğuz Kağan’ın günümüz Antakya civarlarında geçici başkentini kurmuş olduğu tahmin edilmektedir. Öyleyse yeni gelmedik. Atalarımızın yurduna dönüş yaptık diyebiliriz.
Romanda kronolojiden ayrılmamak şartıyla yaptığımız mikrotarih kurgularda kimi zaman duygusal kimi zaman belgesel tarzı anlatımlarla yaşanmışlıkları hayal dünyanıza sunmaya gayret ettik.
Malazgirt Savaşı gibi dünyanın en büyük meydan muharebesini tek taraftan değil iki ordunun adımlarıyla birlikte anlatmaya çalıştık. Romanos Diogenes’in hikâyesine dikkat çektik. Balkanlardaki Türk varlığının, Bizans Devleti üzerindeki baskısı ve paralı asker olarak hizmetleri araştırıldıkça tarihimizin ve Avrupa tarihinin karanlıkta kalan sayfaları ortaya çıkacaktır.
Nikonya (Çorum) fethinde, Dânişmendnâme’nin 14. bölümündeki anlatımına sadık kalmaya çalışarak kahramanlarımızı yerleştirdik. Çorum adına bir bakış açısı oluşturmaya çalıştık. Bizans dönemindeki yerleşim yerlerinin isimlerini günümüzdeki haliyle kullanmaya gayret ettik. Ancak son bölümde Bizans döneminde kullanılan adlarını belirttik.
An’ı anlamak ve yetkince yaşamak için geçmiş ile günümüz arasında köprü oluşturarak geleceğimizi kuracak gençlerin bilinçlerine yeni bir pencere açmak umuduyla…