“Küfür ile belki amma zulüm ile abâd olmaz devlet” cümlesiyle özü betimlenmiş Nizamülmülk’ün siyaset anlayışı ile “Amaca giden her yol mubahtır” cümlesiyle özdeşleşmiş Machiavelli’nin siyaset anlayışının karşılaştırıldığı bu çalışmada, Nizamülmülk ve Machiavelli’nin siyasete dair düşünceleri konuya dair eserlerinden ve bu husus üzerine çalışmış araştırmacıların bulgularından faydalanarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Machiavelli bugün modern siyaset anlayışının esin babası iken Nizamülmülk kendisinden önce var olan siyaset düşüncesini iktisap etmiş ve kendi değerleriyle bu bulguları harmanlamıştır. Bunun neticesinde ortaya çıkardığı sentez, kendisinden sonra gelen Türk-İslam devletlerine de esin kaynağı olmuştur. Bu bakış açısıyla birinci, modern siyaset kuramının en güçlü temsilcisi konumundayken ikincisi, Doğu Türk-İslam devletlerinin klasik siyasi düşünce ve devlet adamlığını temsil etmektedir. Yani bu çalışma, bir yönüyle Doğu klasik devlet ve siyaset anlayışının ne olduğunu ifade ederken öte yandan modern Batı siyaset düşüncesinin en etkili figürünün zihin dünyasını açıklamış ve bunları karşılaştırmıştır.
Bu cihetle iki düşünürün fikrî dünyasını anlamak, onların beslediği klasik ve modern siyaset felsefesini anlamaya da hizmet edecektir. Bu düşüncelerle kaleme alınan bu çalışmanın okuyucuya büyük fayda sağlayacağını ummaktayım.
“Küfür ile belki amma zulüm ile abâd olmaz devlet” cümlesiyle özü betimlenmiş Nizamülmülk’ün siyaset anlayışı ile “Amaca giden her yol mubahtır” cümlesiyle özdeşleşmiş Machiavelli’nin siyaset anlayışının karşılaştırıldığı bu çalışmada, Nizamülmülk ve Machiavelli’nin siyasete dair düşünceleri konuya dair eserlerinden ve bu husus üzerine çalışmış araştırmacıların bulgularından faydalanarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Machiavelli bugün modern siyaset anlayışının esin babası iken Nizamülmülk kendisinden önce var olan siyaset düşüncesini iktisap etmiş ve kendi değerleriyle bu bulguları harmanlamıştır. Bunun neticesinde ortaya çıkardığı sentez, kendisinden sonra gelen Türk-İslam devletlerine de esin kaynağı olmuştur. Bu bakış açısıyla birinci, modern siyaset kuramının en güçlü temsilcisi konumundayken ikincisi, Doğu Türk-İslam devletlerinin klasik siyasi düşünce ve devlet adamlığını temsil etmektedir. Yani bu çalışma, bir yönüyle Doğu klasik devlet ve siyaset anlayışının ne olduğunu ifade ederken öte yandan modern Batı siyaset düşüncesinin en etkili figürünün zihin dünyasını açıklamış ve bunları karşılaştırmıştır.
Bu cihetle iki düşünürün fikrî dünyasını anlamak, onların beslediği klasik ve modern siyaset felsefesini anlamaya da hizmet edecektir. Bu düşüncelerle kaleme alınan bu çalışmanın okuyucuya büyük fayda sağlayacağını ummaktayım.