"Türkiye'de uzun zamandır etnik temele dayalı bir Kürtçülük ve bunun sebep olduğu bölücü Kürt terör örgütü mevcuttur. Bu örgüt genel olarak; Türk Devleti'nin, Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Kürtleri inkar ve imha siyaseti yürüttüğünü, soykırım uyguladığını, Kürtlerin en temel insani, demokratik siyasi ve kültürel haklarını vermediğini iddia etmektedir. Mesela Kürtlerin anadilde konuşmasına izin verilmediği ana dilde eğitimin yasaklandığı Kürtçe yer adlarının değiştirildiği vatanlarının sömürüldüğü gibi iddallarda bulunulmaktadır.
Terörün meşrulaştırıldığı argümanlar genel olarak buşekilde sunulmaktadır.Buna bağlı olarak bölücülük, özerklik, federasyon gibi süreçlerle tedricen bir bağımsız talepleri olduğu iç ve dış platformlarda her zaman dile gietirilmiştir. Şiddet ve terörün eylem ve düşünce bazında her zaman diyalektik bir karakteri vardır. Silahlı gücün yanında entelektüel bir beyin takımı da bu grupları tamamlar. Türkiye'de, terörü meşru bir çerçeveye oturtan, amaçlarına ideolojik destek üreten, bu eksende görüşler geliştiren ve bunun için çalışan akademi, basın ve ekonomi çevrelerinden etkin bir aydın grubu, işlevsel bir varlık göstermektedir. Bu yaklaşım sahipleri, zihniyet kalıpları bakımından genel olarak şiddet ve terör geleneğini güçlü bir damar olarak bünyesinde bulunduran Marksist-Sosyalist bir bilişsel ve ideolojik evrenden gelmektedirler.
Türk kimliği ile sorunlu olan veya Türk kimliğine mesafeli bir duruş sergileyen kozmopolit İslamcılar da bu eksende değerlendirilmelidir...
"Türkiye'de uzun zamandır etnik temele dayalı bir Kürtçülük ve bunun sebep olduğu bölücü Kürt terör örgütü mevcuttur. Bu örgüt genel olarak; Türk Devleti'nin, Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Kürtleri inkar ve imha siyaseti yürüttüğünü, soykırım uyguladığını, Kürtlerin en temel insani, demokratik siyasi ve kültürel haklarını vermediğini iddia etmektedir. Mesela Kürtlerin anadilde konuşmasına izin verilmediği ana dilde eğitimin yasaklandığı Kürtçe yer adlarının değiştirildiği vatanlarının sömürüldüğü gibi iddallarda bulunulmaktadır.
Terörün meşrulaştırıldığı argümanlar genel olarak buşekilde sunulmaktadır.Buna bağlı olarak bölücülük, özerklik, federasyon gibi süreçlerle tedricen bir bağımsız talepleri olduğu iç ve dış platformlarda her zaman dile gietirilmiştir. Şiddet ve terörün eylem ve düşünce bazında her zaman diyalektik bir karakteri vardır. Silahlı gücün yanında entelektüel bir beyin takımı da bu grupları tamamlar. Türkiye'de, terörü meşru bir çerçeveye oturtan, amaçlarına ideolojik destek üreten, bu eksende görüşler geliştiren ve bunun için çalışan akademi, basın ve ekonomi çevrelerinden etkin bir aydın grubu, işlevsel bir varlık göstermektedir. Bu yaklaşım sahipleri, zihniyet kalıpları bakımından genel olarak şiddet ve terör geleneğini güçlü bir damar olarak bünyesinde bulunduran Marksist-Sosyalist bir bilişsel ve ideolojik evrenden gelmektedirler.
Türk kimliği ile sorunlu olan veya Türk kimliğine mesafeli bir duruş sergileyen kozmopolit İslamcılar da bu eksende değerlendirilmelidir...