Din ve Modernizm adlı kitabımızın son bölümünde Tarihin kırılma anında hepimizin yaşadığı bir tufan halidir. Çevrimin bu son diliminde Nuh'un Gemisi'ne binmekten başka çare yoktur demiş ve aynı yerde modern zamanların genel bir tasviri olan Din ve Modernizmi Nuh'un Gemisi'ne Binmek adlı çalışmamızın izleyeceğini vadetmiştik.
Din ve Modernizmin bir devamı ve tamamlayıcısı olan bu kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çağımıza ilişkin olarak genel din olgusu ele alınmış: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dünyasındaki somut ve canlı örneklerden hareketle, geçen yüzyıllardan beri Aydınlanmacıların iddia ettiklerinin aksine Dinin moderniteye meydan okuduğu, bu meydan okuyuşu alternatif hayat biçimleri geliştirerek sürdürdüğü gösterilmiştir. Açıkça gözlenen şu ki, Din'in insan hayatından çekildiği veya çekileceği varsayımı bugün yanlışlanmış bulunmaktadır. Bu, çöken Komünizm'in ardından tek başına rakipsiz kaldığı düşünülen liberal dünya görüşünün tarihin sonunu getirdiği varsayımını da derinden sarsan önemli bir gelişmedir. Nitekim biz, bu konuya bir alt başlıkla değinme fırsatını bulmuş olduk. Konuyla ilgili gözlemimiz şudur: Tarihin sonunu ilan ettiği öne sürülen liberal düşünce, modernizmin bir türevi olarak bugünkü kapalı sistemin ideolojisidir ve bu sistemle birlikte çökecektir.
İkinci bölümde modernizme meydan okuyan dinler içinde İslâm'ın muhtemel ve potansiyel imkânlarını ele aldık. İslam, bu kritik süreçte kendini farklı biçimlerde ifade etmektedir. Kimi yerde kapsamlı bir sosyal adalet talebi ve kaybedilmiş bir kimliğin bulunması bilinci, kimi yerde uluslararası ve küresel düzeyde ortaya çıkan genel sorunlar karşısında evrensel bir çözüm şeklidir. Her halükârda İslâm, alternatif bir âlem tasavvuru olarak modernitenin dünya görüşüne karşı, henüz daha tümden tükenmediğine inandığımız potansiyel enerjilerin harekete geçirilmesini öngören bir umuttur.
Kendisinden nefret ettiği kaynağın tabiatına uygun umut veren bir mesaj olması, derinden gelen çalkantıların bizleri sağa sola hoyratça savurduğu bu tufanda İslâm'ı Nuh'un gemisi gibi kurtarıcı bir misyon sahibi kılar. Esasında çok az kişinin anlatıma göre bunlar 80 kişiydi kurtulmasını sağlayan Gemi'yi inşa eden Nuh aleyhisselamın tebliğ ettiği öğreti ile İslâm'ın bugün evrensel düzeyde temsil ettiği öğreti arasında mesaj birliği vardır.
Bizce tufan yalnız bir bölgede değil, bütün yeryüzü ölçeğinde kopmuştu. Bugün de modernitenin günahı ile kirlenen insan, yeryüzü ölçeğinde ve küresel sorunlarla karşı karşıyadır.
Bugün küresel düzeyde yaşadığımız çevre kirliliği insanın işlediği günahın bir ürünü, gezegeni tahrip etmeye yönelmiş ekolojik sorunlar ile giderek daha üstün silah teknolojisinin imhacı gücüyle sürdürülen ve muhtemelen yenileri beklenen savaşlar yine bu günaha karşılık bir bedeldir. Belki bunlara dünyanın yeniden Zengin Kuzey ve Yoksul Güney olmak üzere tehlikeli bir biçimde iki kutba bölünmesi ve buna paralel olarak giderek artan yoksulluk ve kitlesel açlık tehdidini de eklemek lazım.
İnsanın ziyanda olduğu (Asr sûresi) bu modern zamanlar (Asr) da genel çevrim tamamlanmak üzeredir. Bundan dolayı biz İkindi Vakti'ndeyiz (Asr); ve fakat Gurub (Akşam)a daha ne kadar var, bilemiyoruz. Şu var ki genel durum, çevrimin bu son diliminde bir helezonik zamanın tamamlanıp yeni bir zamanın eşiğine adım atmakta olduğumuzu haber veriyor. Eğer gözlemlerimizde yanılmıyorsak, tamamlanan Modernite'nin zamanı, başlayan ise İslâm'ın zamanıdır.
Din ve Modernizm adlı kitabımızın son bölümünde Tarihin kırılma anında hepimizin yaşadığı bir tufan halidir. Çevrimin bu son diliminde Nuh'un Gemisi'ne binmekten başka çare yoktur demiş ve aynı yerde modern zamanların genel bir tasviri olan Din ve Modernizmi Nuh'un Gemisi'ne Binmek adlı çalışmamızın izleyeceğini vadetmiştik.
Din ve Modernizmin bir devamı ve tamamlayıcısı olan bu kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çağımıza ilişkin olarak genel din olgusu ele alınmış: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dünyasındaki somut ve canlı örneklerden hareketle, geçen yüzyıllardan beri Aydınlanmacıların iddia ettiklerinin aksine Dinin moderniteye meydan okuduğu, bu meydan okuyuşu alternatif hayat biçimleri geliştirerek sürdürdüğü gösterilmiştir. Açıkça gözlenen şu ki, Din'in insan hayatından çekildiği veya çekileceği varsayımı bugün yanlışlanmış bulunmaktadır. Bu, çöken Komünizm'in ardından tek başına rakipsiz kaldığı düşünülen liberal dünya görüşünün tarihin sonunu getirdiği varsayımını da derinden sarsan önemli bir gelişmedir. Nitekim biz, bu konuya bir alt başlıkla değinme fırsatını bulmuş olduk. Konuyla ilgili gözlemimiz şudur: Tarihin sonunu ilan ettiği öne sürülen liberal düşünce, modernizmin bir türevi olarak bugünkü kapalı sistemin ideolojisidir ve bu sistemle birlikte çökecektir.
İkinci bölümde modernizme meydan okuyan dinler içinde İslâm'ın muhtemel ve potansiyel imkânlarını ele aldık. İslam, bu kritik süreçte kendini farklı biçimlerde ifade etmektedir. Kimi yerde kapsamlı bir sosyal adalet talebi ve kaybedilmiş bir kimliğin bulunması bilinci, kimi yerde uluslararası ve küresel düzeyde ortaya çıkan genel sorunlar karşısında evrensel bir çözüm şeklidir. Her halükârda İslâm, alternatif bir âlem tasavvuru olarak modernitenin dünya görüşüne karşı, henüz daha tümden tükenmediğine inandığımız potansiyel enerjilerin harekete geçirilmesini öngören bir umuttur.
Kendisinden nefret ettiği kaynağın tabiatına uygun umut veren bir mesaj olması, derinden gelen çalkantıların bizleri sağa sola hoyratça savurduğu bu tufanda İslâm'ı Nuh'un gemisi gibi kurtarıcı bir misyon sahibi kılar. Esasında çok az kişinin anlatıma göre bunlar 80 kişiydi kurtulmasını sağlayan Gemi'yi inşa eden Nuh aleyhisselamın tebliğ ettiği öğreti ile İslâm'ın bugün evrensel düzeyde temsil ettiği öğreti arasında mesaj birliği vardır.
Bizce tufan yalnız bir bölgede değil, bütün yeryüzü ölçeğinde kopmuştu. Bugün de modernitenin günahı ile kirlenen insan, yeryüzü ölçeğinde ve küresel sorunlarla karşı karşıyadır.
Bugün küresel düzeyde yaşadığımız çevre kirliliği insanın işlediği günahın bir ürünü, gezegeni tahrip etmeye yönelmiş ekolojik sorunlar ile giderek daha üstün silah teknolojisinin imhacı gücüyle sürdürülen ve muhtemelen yenileri beklenen savaşlar yine bu günaha karşılık bir bedeldir. Belki bunlara dünyanın yeniden Zengin Kuzey ve Yoksul Güney olmak üzere tehlikeli bir biçimde iki kutba bölünmesi ve buna paralel olarak giderek artan yoksulluk ve kitlesel açlık tehdidini de eklemek lazım.
İnsanın ziyanda olduğu (Asr sûresi) bu modern zamanlar (Asr) da genel çevrim tamamlanmak üzeredir. Bundan dolayı biz İkindi Vakti'ndeyiz (Asr); ve fakat Gurub (Akşam)a daha ne kadar var, bilemiyoruz. Şu var ki genel durum, çevrimin bu son diliminde bir helezonik zamanın tamamlanıp yeni bir zamanın eşiğine adım atmakta olduğumuzu haber veriyor. Eğer gözlemlerimizde yanılmıyorsak, tamamlanan Modernite'nin zamanı, başlayan ise İslâm'ın zamanıdır.