”Ey âlemleri yaratan Allah’ım! Sana söyleyecek olduğum çok şeyler var, fakat müsaadenle bu sözlerimi mahsus kâğıda aksettiriyorum ki bizi dinleyenlere ibret olacak çok şeyler vardır zannediyorum.
Sözlerimin edebî bir kıymeti yoktur. Menfaat kaygusu da yoktur. Bu kitap hemen baştan sona kadar șükür, hamd ü sena, takdir, tahsis, tazim, hikmet ve tabiî bazı hikâyelerden ibarettir.”
Sûfîler Allah’ın isimlerini, âlemin varoluşunun sebebi olarak görürler. Onlara göre ismin menşei sıfat ve sıfatın menşei de zâttır (ZÂT=› Sıfat=› isim). Bu isimlerin delâlet ettiği iki yer vardır: Birincisi onların “müsemmâ”ya olan delâletleri, ikincisi ise “hakikat”e olan delâletleridir. Bu sebepten isimler, aslına bakılacak olursa birer nisbet ve izâfetten ibarettirler ve gayet tabiîdir ki bir asla rücû ederler.
İşte mümkün varlıkların asıllarını ihdâs eden de bu nisbetlerdir. Yani, mümkün varlıkların asılları bir veya birçok esmâ-i ilâhiyyenin tasarrufu altında olarak bu ilâhî isimler ile sıfatlanmışlardır. Kişinin hangi ismin taht-ı tasarrufunda olduğunu bilmesi de Rabb-i Hass’ını bilmesi demektir ki buna tasavvufta “men aref” dersi denir ve bu,seyrde bir makamdır.
Memleketimizin son devir mutasavvıf şahsiyetlerinden Mehmet Nusret Tura Beyefendi, elinizdeki bu kitapta ilâhî isimlerin derûnî manasını tefekkür etmeye davet ediyor bizleri.
”Ey âlemleri yaratan Allah’ım! Sana söyleyecek olduğum çok şeyler var, fakat müsaadenle bu sözlerimi mahsus kâğıda aksettiriyorum ki bizi dinleyenlere ibret olacak çok şeyler vardır zannediyorum.
Sözlerimin edebî bir kıymeti yoktur. Menfaat kaygusu da yoktur. Bu kitap hemen baştan sona kadar șükür, hamd ü sena, takdir, tahsis, tazim, hikmet ve tabiî bazı hikâyelerden ibarettir.”
Sûfîler Allah’ın isimlerini, âlemin varoluşunun sebebi olarak görürler. Onlara göre ismin menşei sıfat ve sıfatın menşei de zâttır (ZÂT=› Sıfat=› isim). Bu isimlerin delâlet ettiği iki yer vardır: Birincisi onların “müsemmâ”ya olan delâletleri, ikincisi ise “hakikat”e olan delâletleridir. Bu sebepten isimler, aslına bakılacak olursa birer nisbet ve izâfetten ibarettirler ve gayet tabiîdir ki bir asla rücû ederler.
İşte mümkün varlıkların asıllarını ihdâs eden de bu nisbetlerdir. Yani, mümkün varlıkların asılları bir veya birçok esmâ-i ilâhiyyenin tasarrufu altında olarak bu ilâhî isimler ile sıfatlanmışlardır. Kişinin hangi ismin taht-ı tasarrufunda olduğunu bilmesi de Rabb-i Hass’ını bilmesi demektir ki buna tasavvufta “men aref” dersi denir ve bu,seyrde bir makamdır.
Memleketimizin son devir mutasavvıf şahsiyetlerinden Mehmet Nusret Tura Beyefendi, elinizdeki bu kitapta ilâhî isimlerin derûnî manasını tefekkür etmeye davet ediyor bizleri.