Felsefe profesörü Fernando Savater, anayurdu İspanya’da satış rekorları kıran, birçok dile çevrilen, espirili ve sürükleyici bir dille kaleme aldığı bu kitabında, Odysseia destanından kutsal kitaplara, klasik edebiyattan günlük yaşama kadar birçok kaynaktan aldığı örneklerle, ergenlik çağındaki gençlere (ve tabii onların ana/babalarına) ‘ustaca yaşama’nın yöntemi üzerine ipuçları veriyor. Okullarımızda genellikle "Din ve Ahlak Dersleri" müfredatının bir parçası olarak okutulan "etik" kavramı, bir tutumu, bir tavır almayı içerir ve insan davranışıyla ilgilidir. Kökeni itibariyle törelere, uzun süre birlikte yaşamın getirdiği bir düşünüş birliği ve ahlaki tutuma işaret eden bu kavram, Rönesans sonrası Avrupası’nda ve Aydınlanma Çağı’nda yeni bir anlam kazanmış, insanın varoluşunu sorgulayan, nesnel gerçekle olan ilişkisini düzenleyen bir içeriğe kavuşmuştur. İlk bakışta, hepimizin görüş birliğine vardığı biricik şey, hepimizin görüş birliğinde olmadığımızdır. Ama bu çeşitli görüşler, başka bir noktada birleşirler: yaşamımızın nasıl olacağı, en azından bir ölçüde, her birimizin ne istediğinin bir sonucu olacaktır.
Felsefe profesörü Fernando Savater, anayurdu İspanya’da satış rekorları kıran, birçok dile çevrilen, espirili ve sürükleyici bir dille kaleme aldığı bu kitabında, Odysseia destanından kutsal kitaplara, klasik edebiyattan günlük yaşama kadar birçok kaynaktan aldığı örneklerle, ergenlik çağındaki gençlere (ve tabii onların ana/babalarına) ‘ustaca yaşama’nın yöntemi üzerine ipuçları veriyor. Okullarımızda genellikle "Din ve Ahlak Dersleri" müfredatının bir parçası olarak okutulan "etik" kavramı, bir tutumu, bir tavır almayı içerir ve insan davranışıyla ilgilidir. Kökeni itibariyle törelere, uzun süre birlikte yaşamın getirdiği bir düşünüş birliği ve ahlaki tutuma işaret eden bu kavram, Rönesans sonrası Avrupası’nda ve Aydınlanma Çağı’nda yeni bir anlam kazanmış, insanın varoluşunu sorgulayan, nesnel gerçekle olan ilişkisini düzenleyen bir içeriğe kavuşmuştur. İlk bakışta, hepimizin görüş birliğine vardığı biricik şey, hepimizin görüş birliğinde olmadığımızdır. Ama bu çeşitli görüşler, başka bir noktada birleşirler: yaşamımızın nasıl olacağı, en azından bir ölçüde, her birimizin ne istediğinin bir sonucu olacaktır.