Sanayileşme ve modernizm baskısı altında, var oluş amacından ve temel işlevlerinden uzaklaşarak yörüngesini kaybeden okul; yol açtığı çok sayıda olumsuz sonuçtan ders çıkaramadığı gibi benzer bir yanılgıya tekrar düşmek üzeredir. Küresel kuşatmanın çok boyutlu nihai hedefleri ve hedeflerine ulaşmak amacıyla kullandığı baskılama araçlarının çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda, geçmişte birçok toplumsal kurumun güçlü desteği arkasında olduğu halde başaramayan okul, bir akıl tutulması daha yaşaması durumunda, bu kez onarılması çok daha güç istenmeyen sonuçlara yol açabilecektir.
Sanayi toplumunun buyruğu altına girerek, öznesi olan insanı ve üyesi olduğu toplumu öteleyip, istisnasız her çocuğa analitik kimya, soyut matematik, lineer cebir öğretmeyi insanın eğitimi olarak algılayan okulla; günümüzde, her çocuğa yazılım, programlama ve kodlama öğretmeyi zafer kabul eden eğitim uygulamaları arasında bir fark olmadığı söylenebilir. İnsanı yalnızca ekonomik bir canlı olarak yorumlayan anlayış değişmemiş, endüstriyel üretim becerilerinin yerini teknoloji tabanlı becerilerin almasıyla, ışıltılı bir güncelleme gerçekleşmiştir. Gerçekte önemli olanın düşünme, akıl yürütme, sorgulama ve sorun çözme becerileri olduğunu bile göremeden; okul öncesinden başlayarak istisnasız her çocuğa STEM eğitimi, programlama, yazılım ve robotik eğitimi vermeyi yirmi birinci yüzyılı bir avantaja dönüştürebilmek olarak yorumlayan bu anlayış, kaybetmeye mahkûmdur.
İnsanın kendisini, bireysel farklılıklarını, tercihlerini, yetenek ve kapasitesini bir değer olarak görmeyen okul, yirmi birinci yüzyılla özdeşleşen becerileri de küresel dünyada istihdam edilebilirlikten ibaret görmekte ve önemsemektedir. İnsanın bütünsel bir bakış açısıyla ve çok yönlü eğitilmesinin bir zorunluluk olduğu gerçeğine karşı, okulun odaklandığı tek konu, bu kez yirmi birinci yüzyıl becerileridir. Yabancı dil eğitimi, kültürlerarası eğitim, Avrupa vatandaşlığı, Dünya vatandaşlığı, Endüstri 4.0 gibi popüler sevdalara yelken açan okul, en temel değer olan çocuktan ise haberdar değildir.
Sanayileşme ve modernizm baskısı altında, var oluş amacından ve temel işlevlerinden uzaklaşarak yörüngesini kaybeden okul; yol açtığı çok sayıda olumsuz sonuçtan ders çıkaramadığı gibi benzer bir yanılgıya tekrar düşmek üzeredir. Küresel kuşatmanın çok boyutlu nihai hedefleri ve hedeflerine ulaşmak amacıyla kullandığı baskılama araçlarının çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda, geçmişte birçok toplumsal kurumun güçlü desteği arkasında olduğu halde başaramayan okul, bir akıl tutulması daha yaşaması durumunda, bu kez onarılması çok daha güç istenmeyen sonuçlara yol açabilecektir.
Sanayi toplumunun buyruğu altına girerek, öznesi olan insanı ve üyesi olduğu toplumu öteleyip, istisnasız her çocuğa analitik kimya, soyut matematik, lineer cebir öğretmeyi insanın eğitimi olarak algılayan okulla; günümüzde, her çocuğa yazılım, programlama ve kodlama öğretmeyi zafer kabul eden eğitim uygulamaları arasında bir fark olmadığı söylenebilir. İnsanı yalnızca ekonomik bir canlı olarak yorumlayan anlayış değişmemiş, endüstriyel üretim becerilerinin yerini teknoloji tabanlı becerilerin almasıyla, ışıltılı bir güncelleme gerçekleşmiştir. Gerçekte önemli olanın düşünme, akıl yürütme, sorgulama ve sorun çözme becerileri olduğunu bile göremeden; okul öncesinden başlayarak istisnasız her çocuğa STEM eğitimi, programlama, yazılım ve robotik eğitimi vermeyi yirmi birinci yüzyılı bir avantaja dönüştürebilmek olarak yorumlayan bu anlayış, kaybetmeye mahkûmdur.
İnsanın kendisini, bireysel farklılıklarını, tercihlerini, yetenek ve kapasitesini bir değer olarak görmeyen okul, yirmi birinci yüzyılla özdeşleşen becerileri de küresel dünyada istihdam edilebilirlikten ibaret görmekte ve önemsemektedir. İnsanın bütünsel bir bakış açısıyla ve çok yönlü eğitilmesinin bir zorunluluk olduğu gerçeğine karşı, okulun odaklandığı tek konu, bu kez yirmi birinci yüzyıl becerileridir. Yabancı dil eğitimi, kültürlerarası eğitim, Avrupa vatandaşlığı, Dünya vatandaşlığı, Endüstri 4.0 gibi popüler sevdalara yelken açan okul, en temel değer olan çocuktan ise haberdar değildir.