Allah'a itaatten sonra anne ve babaya itaatin geldiği, anne ve babaların baş tacı edildiği; anne ve babaya “ öf” bile denilmemesi gerektiğine, “cennetin annelerin ayakları altında olduğuna” inandığımız değerlerimiz vardı.
İnsanların birbirlerini çıkar için değil, Allah için sevdiği, birbirlerine “Hakkın ve sabrın tavsiye edildiği”, sevgiye dayanan kardeşliklerin ve dostlukların olduğu değerlerimiz vardı.
Sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, dertlerimizi, lokmamızı paylaştığımız, zor zamanda birbirimizi teselli ettiğimiz, birbirimize canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz komşularımız ve güzel komşuluklarımız vardı.
Bulundukları toplumda en üst derecede itibar gören, toplumda saygınlığı olan, topluma yön veren, bilgi ve yaşantıları ile örnek olan, baş köseye oturtulan, sözlerine değer verilen, anne ve babadan sonra saygı gösterilmeye layık görülen öğretmenlerimiz, âlimlerimiz ve ariflerimiz vardı.
İnsanların inançlarına, düşüncelerine, kılık kıyafetlerine, adetlerine, yaşam tarzlarına, kültürlerine, farklılıklara saygı gösterildiği, insanların karşılıklı olarak konuşabildiği, kendilerini ifade edebildiği, birbirini dinlediği, birbirini anladığı değerlerimiz vardı…
Bu kitapta, toplumdaki bozulmanın önüne nasıl geçebiliriz; çocuklarımıza ailede ve okulda değerlerimizi nasıl öğretebiliriz, toplumda huzur ve mutluluğu sağlamak için yapılacak çalışmalar, evde nasıl bir ortamın olması gerektiği, çocuklara olumlu davranışlar kazandırmak için neler yapılabileceği, anne ve babaların sorumluluklarını ve ailede çocuklarına karşı göstermeleri gereken tavır ve davranışları anlatmaya çalıştık.
Anne ve babaların, anne ve baba adaylarının, öğretmen ve öğrencilerin “Başaltı kitabı” olarak okuması gereken bir kitap olması dileğiyle hazırlanmıştır.”
Allah'a itaatten sonra anne ve babaya itaatin geldiği, anne ve babaların baş tacı edildiği; anne ve babaya “ öf” bile denilmemesi gerektiğine, “cennetin annelerin ayakları altında olduğuna” inandığımız değerlerimiz vardı.
İnsanların birbirlerini çıkar için değil, Allah için sevdiği, birbirlerine “Hakkın ve sabrın tavsiye edildiği”, sevgiye dayanan kardeşliklerin ve dostlukların olduğu değerlerimiz vardı.
Sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, dertlerimizi, lokmamızı paylaştığımız, zor zamanda birbirimizi teselli ettiğimiz, birbirimize canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz komşularımız ve güzel komşuluklarımız vardı.
Bulundukları toplumda en üst derecede itibar gören, toplumda saygınlığı olan, topluma yön veren, bilgi ve yaşantıları ile örnek olan, baş köseye oturtulan, sözlerine değer verilen, anne ve babadan sonra saygı gösterilmeye layık görülen öğretmenlerimiz, âlimlerimiz ve ariflerimiz vardı.
İnsanların inançlarına, düşüncelerine, kılık kıyafetlerine, adetlerine, yaşam tarzlarına, kültürlerine, farklılıklara saygı gösterildiği, insanların karşılıklı olarak konuşabildiği, kendilerini ifade edebildiği, birbirini dinlediği, birbirini anladığı değerlerimiz vardı…
Bu kitapta, toplumdaki bozulmanın önüne nasıl geçebiliriz; çocuklarımıza ailede ve okulda değerlerimizi nasıl öğretebiliriz, toplumda huzur ve mutluluğu sağlamak için yapılacak çalışmalar, evde nasıl bir ortamın olması gerektiği, çocuklara olumlu davranışlar kazandırmak için neler yapılabileceği, anne ve babaların sorumluluklarını ve ailede çocuklarına karşı göstermeleri gereken tavır ve davranışları anlatmaya çalıştık.
Anne ve babaların, anne ve baba adaylarının, öğretmen ve öğrencilerin “Başaltı kitabı” olarak okuması gereken bir kitap olması dileğiyle hazırlanmıştır.”