ÖLÜCE FENERİ Uçurumlar Tanır Beni / Roman / Sona gelen hayatların
Kadir Kaptan, demiryollarından emekli eski bir makinisttir. İnsanlardan uzak, huzurlu bir inziva hayatı yaşamaya karar verdiğinde unutulmuş bir deniz fenerini seçer. Bu ıssız coğrafyada yaralı çocukluğu ile barışmak, geçmişiyle vedalaşmak ve ruhunun kayıp parçalarını bulup onarmak istemektedir.
Beklemediği bir anda, karşısına çıkan gizemli bir kadının, hızla inşa ettiği karmaşık labirentlerde aşk için yapabileceklerini sınarken, kendini gerçekte hiç tanımadığını fark edecektir. Kendi gibi terk edilmiş bu deniz fenerinin bir yanıp, bir sönen zayıf ışığıyla, yalnızlığın karanlığından, bir çıkış yolu bulmaya çalışacak, gerçek mi yoksa Kaptan’ın yalnız zihninin, deniz fenerini somutlaştırmak için yarattığı bir yanılsama mı olduğu belirsiz bu güzel kadın, Kaptan’ı ne tür bir çıkmaza sürükleyecektir.
Gönüllü seçtiği yalnızlığın içinde, bir midye gibi kendi içine kapanan, orta yaşı geride bırakmış, yorgun, yılgın ve hayal kırıklıklarının açtığı yaralara teslim olmamak için çıldırasıya çabalayan bir insan, zamanla neye dönüşür? Kaptanın tutunduğu her şey, hızla yaklaşan bir fırtınaya evrilirken; nefret ettiği geçmişi bu fırtınada yol gösteren bir deniz feneri mi olacaktır, yoksa kafasının içinde susmak bilmeyen çağrısıyla, çekici bir uçurumun, ölümcül aşkına mı dönüşecektir?
Farklı düşünen biriysen, toplum mu seni terk eder, sen mi toplumu terk edersin?
Geçmişin mi seni iyi ya da kötü biri yapar yoksa en başından iyi ya da kötü biri olduğun için mi bırakmaz peşini geçmişin?
Kadir Kaptanla birlikte bu soruların cevabını arayacağımız bir serüvene yelken açıyoruz.
Hayrettin TURAN
ÖLÜCE FENERİ Uçurumlar Tanır Beni / Roman / Sona gelen hayatların
Kadir Kaptan, demiryollarından emekli eski bir makinisttir. İnsanlardan uzak, huzurlu bir inziva hayatı yaşamaya karar verdiğinde unutulmuş bir deniz fenerini seçer. Bu ıssız coğrafyada yaralı çocukluğu ile barışmak, geçmişiyle vedalaşmak ve ruhunun kayıp parçalarını bulup onarmak istemektedir.
Beklemediği bir anda, karşısına çıkan gizemli bir kadının, hızla inşa ettiği karmaşık labirentlerde aşk için yapabileceklerini sınarken, kendini gerçekte hiç tanımadığını fark edecektir. Kendi gibi terk edilmiş bu deniz fenerinin bir yanıp, bir sönen zayıf ışığıyla, yalnızlığın karanlığından, bir çıkış yolu bulmaya çalışacak, gerçek mi yoksa Kaptan’ın yalnız zihninin, deniz fenerini somutlaştırmak için yarattığı bir yanılsama mı olduğu belirsiz bu güzel kadın, Kaptan’ı ne tür bir çıkmaza sürükleyecektir.
Gönüllü seçtiği yalnızlığın içinde, bir midye gibi kendi içine kapanan, orta yaşı geride bırakmış, yorgun, yılgın ve hayal kırıklıklarının açtığı yaralara teslim olmamak için çıldırasıya çabalayan bir insan, zamanla neye dönüşür? Kaptanın tutunduğu her şey, hızla yaklaşan bir fırtınaya evrilirken; nefret ettiği geçmişi bu fırtınada yol gösteren bir deniz feneri mi olacaktır, yoksa kafasının içinde susmak bilmeyen çağrısıyla, çekici bir uçurumun, ölümcül aşkına mı dönüşecektir?
Farklı düşünen biriysen, toplum mu seni terk eder, sen mi toplumu terk edersin?
Geçmişin mi seni iyi ya da kötü biri yapar yoksa en başından iyi ya da kötü biri olduğun için mi bırakmaz peşini geçmişin?
Kadir Kaptanla birlikte bu soruların cevabını arayacağımız bir serüvene yelken açıyoruz.
Hayrettin TURAN