Ölüm Soğuk

Stok Kodu:
9786256166141
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
224
Basım Tarihi:
2024-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%27 indirimli
300,00TL
219,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 26,77TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786256166141
1355425
Ölüm Soğuk
Ölüm Soğuk
219.00

…birkaç adımda cesedin yanına vardı. Kesif bir çürümüşlük kokusu burun deliklerini yaktı. İstemsizce sağ eliyle ağzını ve burnunu örttü. Bu mide bulandırıcı kokuyu içine çekmemek için nefesini tutmak istedi ama akciğerleri göğüs kafesini yırtarcasına inip kalkmaya başlamıştı. Görüntü gerçekten korkunçtu. Çıplak, ufak tefek bir beden parçalanmış, lime lime olmuş halde toprağın üzerinde yatıyordu. Cesedin bir kısmı çamura bulanmıştı. Bir kısmı ise her tondan –açık yeşil, koyu yeşil, kızıl kahve, koyu kahve– çam iğneleriyle örtülüydü. Uzuvlarında yer yer kemikler görünüyordu. Sinekler cesede konup kalkıyor, kurtçuklar çürümüş etlerin üzerinde geziyordu… Önce bir ateş bastı, sonra sırtı buz gibi ürperdi. Midesinin bulandığını hissetti. Kusacak gibi oldu. Gördüklerini unutmak istercesine gözlerini kapattı ama aynı sahne zihninde dönüp duruyordu. Yeniden gözlerini açıp tiksintiyle cesede baktı. Cesedin boyun bölgesi kurumuş ve yer yer pıhtılaşmış kanla kaplıydı. En korkuncu ise cesedin başının olmamasıydı.

Cinayet Büro Amirliği'nin kıdemlilerinden Başkomiser Nihat önce yeni mesai arkadaşı Gülcan Komiser'i sarmalayan hüznün gizemini çözüyor, sonra onunla beraber adli tıp biliminin duayeni Adil Hoca'nın verdiği ipuçlarıyla Büyükada'da, Rum Yetimhanesi'nde başlayan, oradan Japonya'ya ve Kamboçya'ya savrulan, Van'da soluklanan ve yine İstanbul'da sonlanan bir cinayeti aydınlatıyor.

…birkaç adımda cesedin yanına vardı. Kesif bir çürümüşlük kokusu burun deliklerini yaktı. İstemsizce sağ eliyle ağzını ve burnunu örttü. Bu mide bulandırıcı kokuyu içine çekmemek için nefesini tutmak istedi ama akciğerleri göğüs kafesini yırtarcasına inip kalkmaya başlamıştı. Görüntü gerçekten korkunçtu. Çıplak, ufak tefek bir beden parçalanmış, lime lime olmuş halde toprağın üzerinde yatıyordu. Cesedin bir kısmı çamura bulanmıştı. Bir kısmı ise her tondan –açık yeşil, koyu yeşil, kızıl kahve, koyu kahve– çam iğneleriyle örtülüydü. Uzuvlarında yer yer kemikler görünüyordu. Sinekler cesede konup kalkıyor, kurtçuklar çürümüş etlerin üzerinde geziyordu… Önce bir ateş bastı, sonra sırtı buz gibi ürperdi. Midesinin bulandığını hissetti. Kusacak gibi oldu. Gördüklerini unutmak istercesine gözlerini kapattı ama aynı sahne zihninde dönüp duruyordu. Yeniden gözlerini açıp tiksintiyle cesede baktı. Cesedin boyun bölgesi kurumuş ve yer yer pıhtılaşmış kanla kaplıydı. En korkuncu ise cesedin başının olmamasıydı.

Cinayet Büro Amirliği'nin kıdemlilerinden Başkomiser Nihat önce yeni mesai arkadaşı Gülcan Komiser'i sarmalayan hüznün gizemini çözüyor, sonra onunla beraber adli tıp biliminin duayeni Adil Hoca'nın verdiği ipuçlarıyla Büyükada'da, Rum Yetimhanesi'nde başlayan, oradan Japonya'ya ve Kamboçya'ya savrulan, Van'da soluklanan ve yine İstanbul'da sonlanan bir cinayeti aydınlatıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat